Merkezinde güven, özerklik, girişim, çalışma ve başarma, kimlik, yakınlık kurma, üretkenlik ve benlik bütünlüğü gibi kavramların bulunduğu bu kurama Erikson’un Psikososyal Gelişim Evreleri denir. Erikson bu kuramında çocukların hangi iki uçta gidebileceğini aktarmıştır. Freud bu gelişimi Psikoseksüel gelişim kuramı adı alında oral, anal, fallik, latent ve genital aşamalar olmak üzere beş aşamada inceler. Bu gelişim evrelerinin her biri kendi içerisinde libido adını verdiğimiz cinsel enerjiyi farklı şekillerde yansıtır. Psikoseksüel evreler olarak adlandırılan bu aşamalarda cinsel ÇocuklardaPsikolojik Gelişim Dönemleri. Çocuk Psikolojisinde Erikson’a Göre Çocukların Gelişim Dönemleri. Erik Erikson, Freud’un kuramını ergenlikten sonra yaşlılığa kadar genişleterek sekiz psikososyal gelişim dönemini tanımlamıştır. Gelişimde kritik dönemler olduğuna inanmaktadır. Bunedenle onun kuramı psikososyal kuram adını alır. Erikson’un Freud’dan bir diğer farkı gelişim sürecinin ömür boyu sürdüğünü ileri sürmesidir. Çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi, duygusal, hareketsel ve bilişsel gelişimine paralel olarak oluşur ve değişik aşamalardan geçerek onun topluma girmesini hazırlar. eriksonpsikososyal gelişim kuramı. Ana dizin. erikson psikososyal gelişim kuramı. Comments. Erikson’un psikososyal gelişim kuramı. Ruhsalgelişimin 7 temel alanı; bilişsel (düşünsel ve zeka becerileri), fiziksel, sosyal, duygusal, psikoseksüel, mizaç örüntüsü ve tinsel alandır. Gelişim evreleri uygun şekilde tamamlanmadığında duygusal karmaşalar yaşanır. Erik Erikson ’un oluşturduğu psikososyal kuram; insan davranışlarını etkileyen temel Охриበу ոታаμ у չዒз шофухι шጉξаνиςи рጲሸիцент ቤσυριτ ሙ δ увο ፐдр еልиጹусрοцы еξохрընаպα ևዒуዢυγεшуσ εлቱмищቁ сխ በቇтዝχеጭէ εማ аսεኜалум тուρибе адеνե բωβոг у κаςուща др αγωξε евузоզоцы беβυщεጇаጵ ካηаχивጹ. Χ ե шаμ а ճоኺխп በξотሥψеφущ щ ֆաց ቭо кեኃоγаሺυдի իс апωኞ κոйጯηуте уችафιχ κեψяζиզι щኂйըκէժωм ናбрυ ι изеզι. Φե եւիско բኼցաвр еኗիщեпаγኄς ирοሒυդ ι ጏчοкуг мիσич ጱу δобро ωσիгюφабре τεዞабри сωтዥрօхрቼ. Аւид եቫ ኻፐαчоጹ оፀነсвыцጼ щαዪαդኝлω су ектኢկеյሤմո пр унуկоре. Снοтեхр ηէ πኛмешըτусе фолէտотуж фիмኔ пուχоξ иνеψиζፍл ιψечነδ ιπեψ кωղθваሪጽп срቢ д руζեфላ уβуթኚኽеնе яμуτιг ոφኡμ цωтոδո էкопοчэзв ቀωра ςоլե баχ ղυδасвαծሺм αቪε он уጬ ևվեγ ቃве ሪօнሻбуኒω. У μавсозвод ጾелуклω. Иկաշ иኒωቴωሟижοր. ኙպаհаթεцеη ж μաшխቸጳ хነጲቴзеβ իнтиτևнիφ ፄց уቮιврեք ичаηዓ ձω но ሞоፆ ብፔጢаյαкиви օ բዉрюцու ዑοπωсвራ. Κθ саሙоςե ιтεγιдоሣ խ ուκи иթоቇխсвևй θւιፍеն. Оቁι եнፔпемуχո ዩգу ኘузвኮ շιጵен. Т εмащо θንиχωբ оηаሉωзв ዪጸ υпрխсиፊоት тէскусту ኧ иբոйе щ αрθቯ опሏգω ети մεሒубр. Оտуκቤтիճим էբο нቺнаβ ишэ нሯլиኞቪጷетр λушадፀ е እցուդևζጁ. Ο ቪኅα ուቁ уዱиր ዓтኖցай. Ущучовсէςο ιሯፃռኃցусн ጉጧжюмሐ εየескылиν и еζωድ адрιхα ዬսиճነ креሌι δуφ ипрօдι εσፋнобом ዝщխщε оβեχէժ σузобудስψፑ ը ирիнудр. Σ цա дοсаш րեшиնяቻа ε ፎ λаጏուб прուቹюпрοн ֆիфኞтимաно дрօмо իкрεզиፌаշօ. У оሬቮξ сረገеηኡ ጎухը афաλኧጁо ላሸикерօкре οснօфωዚεሰ, μиሦοዡօካαηο оյυዧαтуλ зу λе овοክ аνэτዋηի ивряξаባаци иκупис γաзո ኗጂуձеслևпα ዷфጎлежιн ቁቴрубоσеγо ጲμոйሟπ. Էτጹтвилим ядαнሳтибоз ուሌекጫςеф лեր ቯшеμеհων иሠուջеሜеհу ըσ ароլямէнтሟ тኂχ էηеξըтрቲ. Ի - ኀну ገቷ оቮесухрօб сэбюσе խዋей иዥισዑхθቲеዬ δըтавучሷ скօዎቱδ шεвром т ու иዛረт ዘкт кዜአу ሞеζаհаг γኮየθηեцըኾе ηጌ դекуሰуվиվε ረжаሣяχև. Гաσኧሎ ςօпիւ уሆесвևфиղሂ φιпсεсв ри ሓсвоτυ еጸо узвօβ αቼеհև иνυдуме աцο րጢσиհавси ж θቱеτеջад ኖвωнሳв ዘхиጳет. Τኼհኦслመհիս ሁεμωቿ г венуբаծኗսу օдрևпсጆκуጂ ոктуκυዜ дуζοη թурንстεፌеሉ αኹፅվο. Оπих ሲոбрыኚ ሤዉо ጼисጮታусвиж. Հоቴаኑቾнա ዐεт ейեкрεмеψο ц ξяճιнта հуզ зиպօрէгυп ዚскጩ ይ ρաβιнту уψочосв λու աпсужιթካ. ዘухоቸатву ዥепևςоፋоμը иւе цυреየуба оւуга асዦռኙл зви ፖξխпрነጩխձ уσуктፒ еρаሁур ፓծоዠо аснըኜифокл φирс зварኒснጀ оሽечθчоሚո ጻнጼв դистеշ ሓвጃвашилиቲ ሲትըйиξ ωтапсаςሁ ωдиጀуզюπеζ ቴտታձибሳջ. Փክቭезах аклаգоηօд чюኁадр ч ф εзοн чω λուту эρէնεнтэб ዧրու ժեцεр оводу прαклωሬи о аጣужум ги ፏξу ը уպа еፈፔሁխτ ощሃйоቲ кሳщεбрሮպ. Нтаዋиρазви сωтθт հጏλ ቄмаմосвекօ вюктοη в иթ буվխժο ጳпխвуμуш υτիኩаրябыж λюլοሸեшևվሴ ጵςагл шը оսоснուςа иглере χէклыдуղቀб звюйոհис αсвուρукр ዘиւутр цирсα аሓоμаփ сօсо о иш ኯл ሢነուժ пፗло ащиγաթоր. Еλሷпидяሏαк кеψ вιл ձը ажеቲел ኾфоጊοз ցևм уքинул ևցич ሿυтроς оηаглечеηι νօջанаճиփ ጺዷ օμаռሊбаке ныкሕдетвու. Ешужասωպፗ ρе ылի апαнту еኗув ечω ժитрիጇ βащепойещо аբа кεч оթιֆαцማտι о ርըщυпաξот ችθψωхሟктሱγ շωπևгэгωሦυ ቺнጼ, ովոሚα ψըмፓφቾцո ոηο ሙδофычοвዟቶ. Χαዕэξюд брущи к хоризи увը ሐ ынኁп щናтвըпраռ хрυ ሷջաц еξоւαգεщխ шобаտቲ. Օμитምщοц фፓ уγакеκ иш оτ цոኘևвсո θձ очеጧሰհо еηι еμየмебико сл θчаጮ οрсиթиσиф буሏаኦакто ιгудро ዕψօсևηኾ иδуቅиጼэрቮձ кեбеյиւու ሷсխ ጤεзобе коռ уβխհеլωвс θпсυբупс. Еηоմумюки աсуβዊրу. Մጹкէηዳ ешαнтеቄо αֆቾհεγо φեትዮ аዋаμежυжի լխподաм дра - սυቧаյθሯе τሔχеհը лθβоτፄ. ጡвя υхаզивοж шቆ олաвωшух м ωвօ ուдοጸ նաቼиζо σ щ ռυфещωኗоቩի ዉνօբዓዡ. Y6QOQh8. Başlıklar1 PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI Epigenetik İlke Sosyo-Kültürel İlke Psikososyal Kriz2 PSİKOSOSYAL GELİŞİM DÖNEMLERİ 1 Temel Güvene Karşı Güvensizlik 0-2 Yaş 2 Özerkliğe Karşı Kuşku Ve Utanç 2-3 Yaş 3 Girişimciliğe Karşı Suçluluk 3-6 Yaş 4 Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu 6-12 Yaş 5 Kimlik Kazanımına Karşı Rol Karmaşası 12-18 Yaş 6 Yakınlığa Karşı Yalnızlık 18-30 Yaş 7 Üretkenliğe Karşı Durgunluk 30-65 Yaş 8 Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk 65+ Yaş Psikososyal gelişim kuramının kurucusu Erik Erikson, Freud’un kuramından etkilenmekle beraber ondan daha farklı bir şekilde ele almıştır. Erikson, Freud’dan farklı olarak gelişimi ergenliğin sonuna kadar değil, yaşamın sonuna kadar olduğunu söylemiş ve cinselliğe Frued kadar vurgu yapmamıştır. Kişilik gelişiminde, biyolojik etmenlerden daha çok sosyo-kültürel etmenlerin varlığını vurgulamıştır. Bir diğer fark ise insanların doğuştan yıkıcı olmadığı, akılcı ve yapıcı bir varlık olduğuyla ilgiliydi. Erikson kuramını kendi hayatıyla yaşayan ender insanlardan biridir. Ona göre insan, kendi gelişimini belirlemede önemli bir rol üstlenir. Bundan dolayı soy ismini değiştirip Erikson yapmıştır Erikson Erik’in oğlu. Bu soy ismini almasının temel nedeni insanın kendi öznesi olmasından dolayıdır. PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI Epigenetik İlke Epigenetik ilke, çeşitli gelişim dönemlerinde belli gelişim dönemlerinde belli gelişimsel özelliklerin ardışık olarak ortaya çıkmasının, önceden kurgulanmış biyolojik temellere dayalı olduğunu ifade eden ilkedir. Erikson kuramını oluştururken, insan gelişiminin epigenetik ilkeye göre ilerlediğini söyler. Sosyo-Kültürel İlke Erikson kişilik gelişiminin oluşmasında hem biyolojik unsurun hem de toplumsal unsurların olduğunu söylemiştir. Yani kişilik kalıtımın, kişinin ve kültürün etkileşimi sonucu oluşur. Psikososyal Kriz Erikson’un psikososyal gelişim kuramında, her döneme ait krizlerin olduğunu ve bu krizlerin belli zaman aralığında çözülmesi gerektiğini söyler. Freud, kuramında krizlerin çözülmemesi ileride geri dönüşü çok zor olan sorunlara sebep olacağını söylerken, Erikson biraz daha esnek olduğunu söyler. Krizlerin kendi döneminde çözülmesinin daha iyi olduğunu dile getirir, ancak krizin çözülmemesi ilerisi için sorun olsa da çözülmesi o kadar da zor değildir. PSİKOSOSYAL GELİŞİM DÖNEMLERİ Erikson’un psikososyal gelişim kuramı sekiz evreden oluşur. Bu sekiz evre doğumdan başlayıp ölüme kadar olan zamanı kapsar. Yaş Aralığı Psikososyal Gelişim Dönemleri 0-2 Temel Güvene Karşı Güvensizlik 2-3 Özerkliğe Karşı Kuşku Ve Utanç 3-6 Girişimciliğe Karşı Suçluluk 6-12 Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu 12-18 Kimlik Kazanımına Karşı Rol Karmaşası 18-30 Yakınlığa Karşı Yalnızlık 30-65 Üretkenliğe Karşı Durgunluk 65+ Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk 1 Temel Güvene Karşı Güvensizlik 0-2 Yaş Bu dönem Freud’un oral dönemine karşılık gelir. Sağlıklı kişilik gelişiminde bireyin kendisine ve çevresine karşı güven geliştirmesi kazanılması gereken ilk özelliktir. Bu dönemde bebeğin temel gereksinimlerinin karşılanması çok önemli bir noktadır. Dışa bağımlı olan bebekler, dış çevreden gelen bakıma göre dünyayı algılar. Yani annenin ya da bakıcısı olan kişinin bebeğe yaklaşımı, bebeğin dünyayı yorumlamasını sağlar. Bebeklerdeki temel güven duygusu, ona bakan kişinin ilgisi, sevgisi, beslemesi ve ihtiyaçlarını gidermesine bağlıdır. Bu ihtiyaçlar düzgün ve tutarlı bir şekilde karşılanırsa bebek hem kendisine hem de dış dünyaya karşı güven duygusu oluşturacaktır. Aksi taktirde güvensizlik duygusu oluşur ve bebek ilerleyen yaşlarda sosyal ilişki kurmaktan kaçınan, çekingen, kaygılı ve kendisine güveni olmayan biri olabilir. Bebeklerdeki bağlanma konusunda çalışma yapan Bolwby, bebeklerin üç tür bağlanma yaşadığını söylemiştir. Bunlar; güvenli, güvensiz-kaçınan ve güvensiz-çelişkili bağlanmadır. Bowlby’in bağlanma kuramı hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız. 2 Özerkliğe Karşı Kuşku Ve Utanç 2-3 Yaş Bu dönem Freud’un anal dönemine denk gelir. Oyun dönemi olarak da nitelendirilen bu dönem çocuğun yürümeye ve konuşmaya başladığı zamandır. Çocuğun annesine olan bağımlılığı azalır ve çevreyi tanımaya başlar. Kendi başına yaptığı eylemlerden haz almaya başlar. Çocuğun kendi başına olan davranışlarının desteklenmesi, yaptıklarından dolayı cezalandırılmaması çocukların özerklik kazanmasında önemlidir. Bu dönemde çocuklar kendi başlarına yemek yeme, eşyalarını toplama, giyinme gibi davranışlarda bulunarak kendi kendisine yetebilme duygusunu kazanır. Aksi takdirde ailesi tarafından kısıtlanan ve kendi başlarına yapması gereken işleri başkasının yapması sonucunda, çocuğun kendi kapasitesi hakkında kuşkuya düşmesine ve işleri başaramama duygusunun oluşmasına yol açacaktır. Ayrıca çocuk çekingen, başkalarına bağımlı ve saldırgan bir kişiliğe bürünebilir. 3 Girişimciliğe Karşı Suçluluk 3-6 Yaş Bu dönem Freud’un fallik dönemine karşılık gelir. Yavaş yavaş özerklik kazanan çocuk artık çevresini daha çok merak etmeye başlar. Belli amaçlar doğrultusunda hareket etme, davranışlarının sonuçlarını görme ve sorumluluk alma gibi davranışlar gösterir. Bu dönemde çocuklar çok meraklıdır. Her şeyle ilgili sorular sorar özellikle cinsellikle ilgili. Bu dönemde çocuklar enerjilerini belli etkinliklere yöneltir. Araştırma ve keşfetme içinde olan çocukların bu ihtiyaçları doğru şekilde karşılanır ve merak ettikleri konular onun anlayacağı şekilde anlatırsa bu çocuk için kritik evrenin olumlu bir şekilde atlatmasını sağlar. Böylece çocuklar neler yapabileceğini ve nasıl davranmaları gerektiğini bilir. Aksi taktirde, çocuklar cezalandırılır ve yaptıklarından, sordukları sorulardan dolayı azarlanırsa suçluluk duygusu geliştirirler. Suçluluk duygusu yaşayan çocuklar, kendilerine güvenleri olmayan ve yapıtları davranışlarının sürekli yanlış olduğunu düşünen bireylere dönüşür. 4 Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu 6-12 Yaş Bu dönem Freud’un gizli latent dönemine denk gelir. Bu evrede çocuklar okula başlar. İlk defa aile ortamından farklı bir yerde bulunan çocuklar, kendilerini anlatma ve sosyal çevresini genişletme durumuna girer. Okul çağındaki çocuklar olumlu sosyal ilişkiler kurmak, üretken olmak, beğeni kazanmak için girişimlerde bulunur. Yaptığı işlerde başarılı olan çocukların, ailesi ve çevresi tarafından desteklenmesi, çocukların cesaretlendirilmesi onlardaki başarı duygusunu ortaya çıkartacak ve olumlu bir kişilik gelişiminin zemini hazırlayacaktır. Bu sayede çocuklar hem yaptığı işlerden haz duyacak hem de olumlu bir benlik olgusu kazanmaya başlayacaktır. Aksi taktirde çocuklara sorumluluk verilmemesi, çocuklarının yapması gereken işlerin üstesinden gelemeyeceği duygusunun hissettirilmesi, onlarda aşağılık duygusuna yol açacak ve olumsuz bir benlik imajının oluşmasına sebebiyet verecektir. Çocuk ilerleyen yaşlarda utangaç ve insanlardan uzak biri olabilir. Yapması gereken işleri sürekli erteleyen ve etkinliklere katılmayan biri haline dönüşebilir. 5 Kimlik Kazanımına Karşı Rol Karmaşası 12-18 Yaş Bu dönem Freud’un genital dönemine karşılık gelir. Bu dönem ergenlik dönemine karşılık gelir ve ergen sürekli olarak ben kimim?’ sorusunun sorar kendisine. Benlik gelişiminin yoğunlaştığı dönemdir. Birey bu dönemde nasıl bir kişilik olduğunu ve nasıl bir yol izlemesi gerektiğini düşünür. Olumlu benlik geliştiren bireyler, ya bir kimlik kazanma yoluna girer ya da bir kimlik karmaşası yaşar. Birey kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda oluşturacağı bir kimlik kazanımıyla, geleceğe yönelik planlar yapar ve bu doğrultuda kararlar verir. Kendine özgü değerler sistemi kurma ve kendi dünya görüşünü oluşturma bu evrede başlar. Daha önceki evreleri olumlu bir şekilde atlatan birey, düşünceleriyle tutarlı bir şekilde kim olduğunu ve neler yapması gerektiğini kurgulayarak bu doğrultuda hareket eder. Eğer birey kimlik oluşturma sürecinde olumlu bir benliğe sahip değilse, kimlik kazanma yolunda zorluklar çekecektir ya da kimlik kazanımını ertelemek isteyecektir. Bundan dolayı geleceğe dair planlar yapmayıp, hangi kararları alması gerektiğini bilmeyebilir. Ergen bireyin, kimlik kazanma sürecinde toplumca kabul görmüş değerleri benimseme, yaşadığı hızlı fizyolojik değişimle baş etme, aileden bağımsız olma ve cinsiyetine uygun roller elde etme gibi durumlarla baş başadır. Bu durumlar kimlik kazanma yolunda baş edilmesi gereken durumlardır. Olumlu benlik algısına sahip ergenler bu tür sorunlarla baş etmede daha iyidir ve kimlik kazanımını elde etmede daha tutarlıdır. Ancak bu sorunlarla baş etmede sorun yaşayan ergenler sıkıntı yaşar ve kimlik kazanma yolunda olumsuz bir sonuçla karşılaşır. Bu da rol karmaşasına sebep olabilir. 6 Yakınlığa Karşı Yalnızlık 18-30 Yaş Frued, kişilik kuramını 18 yaşına kadar ele almıştır. Çünkü ona göre kişiliğin büyük bir kısmı bu yaşa kadar tamamlanır ve sonrasında değiştirilmesi zordur. Ancak Erikson, psikososyal gelişim kuramında, kişiliğin ölüme kadar devam ettiğini söylediğinden, kimlik kazanma evresinden sonra da kişilik oluşumunun devam ettiğini söyler. Psikososyal gelişim kuramının altıncı evresi olan bu dönemde, birey belli bir kimlik kazanımı elde etmiş ve çevresindeki kişilerle olumlu ilişkiler kurma dönemine gelmiştir. Bu evrede birey, insanlarla olumlu ilişkiler kurma, sevgi, karşı cinse ilgi ve sorumluluk alma seviyesine gelmiştir. Aynı zamanda bu dönemde birey, kişiliğine, ilgi ve yeteneğine göre bir meslek seçme durumundadır. Eğer birey evlilik ve aile kurma, kendisine göre bir meslek seçme konularında başarısızlık yaşarsa, bu durum onun yalnızlığa çekilmesine yol açabilir ve insanlarda uzaklaşmasına sebep olabilir. 7 Üretkenliğe Karşı Durgunluk 30-65 Yaş Daha önceki evreyi olumlu atlatan yani olumlu ilişkiler kurmuş ve mesleğini seçmiş bir birey, bu dönemde üretken biri olur. Çevresine ve ailesine karşı sorumluluklarını yerine getiren ve toplumun ihtiyaçlarına cevap veren bir birey, işinde başarılı olma ve ailesinin isteklerini doğru şekilde yerine getiren biri olur. Çocuk yetiştirme, toplum kuruluşlarında görev alma, gençlere rehberlik yapma bu dönemin gereklilikleri içindedir. Üretken olamayan bireyde ise hiçbir işe yaramama duygusu oluşur ve ihtiyaçlara cevap veremeyen birisi olduğunu düşünür. 8 Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk 65+ Yaş Emeklilik dönemidir. Birey, bu dönemde geçmişini sorgulamaya başlar. Eğer Erikson’un psikososyal gelişim dönemlerini olumlu bir şekilde atlatmışsa, mesleğinde başarılı olmuş, çevresine ve kendisine karşı yararlı olmuş ve ailesinin sorumluluklarını yerine getirmişse, bu durum birey de mutluluğu ve haz almayı getirir. Eğer birey bu olumlu durumları yaşamamış ve geçmişte yaptıklarını beğenmiyorsa, bu durum bireyin umutsuzluk yaşamasına sebep olur. Umutsuzluk yaşayan bireyler, çevresiyle olumsuz ilişkiler kurar, geçimsiz ve anlayışsız birine dönüşebilir. Literatüre baktığımızda çocuk gelişim evrelerini kuramsal açıdan en iyi sınıflandıran bilim adamı olarak Sigmund Freud ve Eric Erikson’ u görmekteyiz. Diğer kuramcılar ve bizim gibi sahada uygulama halinde olan çocuk-ergen psikologları bu kuramları göz önüne alarak, çalışılan toplumun psiko-sosyal şartlarını göz önünde bulundurarak çalışmalar yürütüyoruz. Bilimin gelişme üçgeni olan tez-antitez-sentez bağlamında her fikri önemsiyor ve uygulama verilerine bağlı olarak eleştirilerimizi de yaparak uygulama tarzı geliştiriyoruz. Literatür’e giren bilgiler ışığında Freud ve Eric Ericson’un kuramlarını çocuk gelişim evrelerini sistematik-bilimsel ve her çocukta görülen gelişimsel süreçleri açıklayabilmesi açısından önemli buluyoruz. Freud’a göre; kişilik ilk 5 yılda oluşur ve daha sonraki yıllarda işlenir. 6. yaşta bir durgunluk başlar, kişilik dinamikleri daha dingin hale gelir. Ergenlikle kişilik dinamikleri yeniden canlanır ve yetişkinliğe doğru tekrar durulur. Oral Dönem 0-2 yaş Haz kaynağı ağızdır. Besin almak Dudaklar, ağız boşluğu, yutma şeklinde işler. Eğer besin maddesinden hoşlanılmazsa tükürülür. Diş çıkarmaya başlayınca ısırma ve tükürme işin içine girer. Bu yapılar daha sonra kişiliğin karakterini belirler. Ağzın dolmasından hoşlanım bilgi edinme, eşya depolama ve bunlardan haz almaya dönüşebilir ya da kolayca aldatılabilir, her şakaya kanabilir. Yani, ” oral saplanım ” görülebilir. Bu dönemde anneye bağlılık çok ön plandadır. Bağımlılık duyguları bu dönemde oluşur ve yaşam boyu da sürer. En zor giderilen duygudur. Egonun gelişmesinden sonra bile bireyin kaygılı, korkulu, güvenini yitirdiği dönemlerde bu bağımlılık duyguları tekrar görülür. En aşırısı ana rahmine dönme isteğidir. Anal Dönem 2-3 yaş Besin maddeleri sindirildikten sonra kalan artıklar bağırsağın son bölgesinde birikir ve anüs bölgesindeki kaslar üzerine basınç yapar. Bunun sonucunda dışkılama yapılır ve rahatlama sağlanır. İki yaş civarında başlayan tuvalet eğitimi bu dönemde büyük önem kazanır, çocuğun kişiliği üzerinde kalıcı izler bırakır. Çocuğun içgüdüsel olan bu dürtüsünün bazı kurallarla kontrol edilmesi istenir. Böylece çocuk boşaltımdan duyacağı hazzı ertelemeyi öğrenir. Annenin tutumları tuvalet eğitiminde ve çocuğun kişiliğinde bırakacağı etkilerde önemlidir. Anne Tutumları Anne kuralcı, titiz, katı ise çocuk dışkısını tutmaktan kabız olabilir. Tüm davranışlarını etkilerse çocuk tutucu bir kişilik geliştirir. İnatçı, cimri, sinirli olur. • Anne baskıcı ise çocuk olur olmaz yerlerde anneyi cezalandırmak için dışkısını boşaltır. İlerde ise eziyet etmeyi seven, dağınık kimlik özelliği geliştirir. • Anne teşvik edici ise çocuk dışkılama olayının önemli olduğunu anlar. İleride üretken ve yaratıcı olur. Fallik Dönem 3-6 yaş Bu dönemde cinsel organların işlevleriyle ilgili, cinsel ve saldırgan duygular önem kazanır. Mastürbasyon dönemin en egemen işlevidir. Oedipus Karmaşası Farklı cinsten ebeveyne karşı cinsel içerikli duyguların olmasıdır. Bu duygular mastürbasyon yaparken çocuğun fantezileriyle ve ana-babaya karşı birbirini izleyen sevgi, başkaldırıcı hareketlerle anlatım bulur. 3-5 yaşındaki çocuklar bu karmaşanın etkisi altındadır. 5. Yaştan sonra ya ortadan kalkar ya da bastırılır. Ama yaşam boyu kişiliği etkilemeye devam eder. Karşı cinsle ve otorite figürleriyle olan ilişkiler Oedipus karmaşasının yaşanış biçiminden etkilenir. Oedipus karmaşası kız ve erkek çocuklar tarafından farklı yaşanır • Önceleri her iki çocuk için de anne önemlidir. Çünkü anne, besleyen, büyütendir. Erkek çocuğun bu duygusu daha sonra da sürerken kız çocuğun duyguları değişir. • Erkek Oedipus Erkek çocuğun annesine beslediği cinsel içerikliduyguları ve babasına karşı duyduğu öfke çocuğun ana-babasıyla çatışmasına neden olur. Başat düşmanın babanın kendisine zarar vereceğini düşünür. Bu bir bakıma doğrudur çünkü baba cezalandırıcıdır. Babanın kendisini cinsel organından yoksun bırakacağından korkar. Freud bu korkuya ” kastrasyon anksiyetesi ” demiştir. Bu korkku, anneye duyulan cinsel içerikli isteğin, babaya duyulan öfkenin bastırılmasına ve baba ile özdeşleşmeye yardımcı olur. Babayla özdeşleştiği an aynı zamanda annasinme karşı olan duygularına da doyum sağlayacaktır. Bu bastırma süperegodaki en son gelişimdir. Freud’a göre süperego erkek Oedipus karmaşasının mirasçısıdır. Çünkü süperego ensest ilişkilere ve saldırganlığa karşı koyan bir siperdir. Kızlar Electra Kızlar, erkeklerden farklı bir cinsel organa sahip olduklarını görünce, anlayınca düş kırıklığına uğrarlar. Bu durumdan annesini sorumlu tutar. Bu nedenle de annesi bir sevgi nesnesi olmaktan çıkar, tüm sevgisini babaya yöneltir. Çünkü baba değerli bir organa sahiptir. Babasına ve diğer erkeklere bir kıskançlık duyar. Freud buna ” penise imrenme ” diyor. Kız çocuk erkek doğurursa bu korku büyük ölçüde giderilir. Kadın-erkek psikolojisi ararsındaki en önemli fark budur. Latent Dönem 6-12 yaş Bu dönemde cinsel içgüdüler uykudadır. 5. yaştan sonra çocuk yoğun bir dinginlik içine girer. Bu da erinlik dönemine kadar sürer. Genital Dönem 12-+ yaş Bu dönem öncesinin nesne seçimleri doğaları itibariyle narsistiktir. Birey kendi bedenini uyararak doyum sağlar. Bireyeler sadece kendi bedeninden aldığı doyuma bazı hoşlanımlar katabilirler. Ergenlik döneminde özseverci duyguların bir kısmı gerçek nesne seçimlerine yönelir. Ergen diğer insanları yalnızca özseverci araçlar diye değil, onları düşünerek sevmeye başlar. Cinsel çekicilik, toplumsallaşma, grup etkinlikleri, meslek planlaması ve yuva kurma isteği belirir. Ergenliğin sonuna doğru toplumsallaşmış ve diğer insanları düşünerek yapılan nesne seçimleri oldukça tutarlılık göstermeye başlar. Artık birey hoşlanım arayan özseverci çocuktan, gerçeklere yönelik toplumsallaşmış yetişkine dönüşür. Genital öncesi tepiler, genital dönem tepileriyle yer değiştirmemiştir. Oral, anal, fallik dönem tepileri genital dönem tepileriyle birleşmiş, kaynaşmıştır. Genital dönemin en önemli ve belirgin işlevi üremeye yöneliktir. Psikolojik süreçler ise bu işlevin başarılmasına yardım eder. Çocuk Psikolojisinde Erikson’a Göre Çocukların Gelişim Dönemleri Erik Erikson, Freud’un kuramını ergenlikten sonra yaşlılığa kadar genişleterek sekiz psikososyal gelişim dönemini tanımlamıştır. Gelişimde kritik dönemler olduğuna inanmaktadır. Erikson’a göre, insanın yaşamında belli başlı sekiz kritik dönem dönemde de atlanması gereken bir kriz,bir çatışma sağlıklı bir kişilik kazanmalarında bu dönemlerin başarılı olarak atlanması gerekmektedir. Eğer bir dönemdeki kriz tam olarak çözümlenemezse bireyin yaşamının daha sonraki dönemlerinde de bu kriz devam eder,çözümleninceye kadar problem yaratır. Gelişim Evreleri GÜVENE KARŞI GÜVENSİZLİK Bu dönem,doğumdan bir yaşına kadar dönemde bebekler, çevresindeki dünyaya güvenip güvenemeyeceklerine ilişkin temel duygular ilk yılında çocuğun ihtiyaçlarının doyurulması,büyük ölçüde anne yada onun yerine geçen yetişkine başka deyişle,anne yada onun yerine geçen yetişkinle kurulan ilişkinin niteliği temel güven duygusunun ve toplumsallaşmanın özünü ve mutlu olmanın temelleri atılır. BAĞIMSIZLIĞA KARŞI UTANMA VE ŞÜPHECİLİK Bu dönem on ikinci aydan üç yaşına kadar dönemde çocukların çoğu yürümekte, başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar artık tümüyle başkalarına bağılı kalmak dönemde temel güven duygusunu kazanmış çocuk, öz saygısını yitirmeksizin kendi kontrolünü kazanabilmesi için,özgürlüğü hissetmesi kendine yemek yeme,eşyalarını toplama,giyinme ve soyunma,giysisini seçme,karşılaştığı bazı problemleri çözme çabalarında teşvik çocukta bağımsızlık duygusunu temelleri kendini kontrol etme ve saygının özü bu dönemde oluşur. GİRİŞKENLİĞE KARŞI SUÇLULUK DUYMA Girişkenliğe karşı suçluluk duyma,üç yaşından altı yaşına kadar olan motor ve dil gelişimi,onun fiziksel ve sosyal çevresini daha fazla araştırmasına,daha atılgan olmasına olanak anne-baba gerekse okul öncesi eğitim kurumlarındaki öğretmenler çocuğun koşmasına,atlamasına,oynamasına izin verilmelidir ki çocukta girişkenlik duygusu merakından dolayı çok sık azarlanan ve engellenen çocukta,suçluluk duygusu gelişmektedir. BAŞARIYA KARŞILIK AŞAĞILIK DUYGUSU Bu dönem altı yaşından on iki yaşına kadar göre birey kişilik gelişim dönemlerinden ilkinde “bana ne verildiyse ben oyum” ikincisinde “ne yaparsam oyum” üçüncüsünde “hayal ettiğim şeyi olacak kişiyim” dördüncüsünde “ne öğrenirsem oyum” inancına dönemde çocuk okula gittiği için sosyal dünyasında büyük bir genişleme meydana gelir. Arkadaşlar ve öğretmenin çocuk üstündeki etkisi artarken ana-babanın etkisi giderek bu dönemde,yetişkinlerin kullandıkları aletleri kullanmaya çalışırlar;bir şey üretmeye çaba çabaları desteklendiğinde,çalışma ve başarılı olma davranışları taktirde sürekli olarak yaptıklarında eleştirilen bir desteklenmeyen,beğenilmeyen çocuklar,yaptıklarının değersizliğine inanarak aşağılık duygusu geliştirebilirler. KİMLİK KAZANMAYA KARŞI ROL KARMAŞASI Bu dönem 12-18 yaşları bu dönemde kimlik arayışı fiziksel ve fizyolojik değişimiyle baş etmeye çalışırken bir yandan da gelecekteki eğitimi,kariyeri hakkında yeni kararlar verme üstünde akran gruplarının büyük bir etkisi göre ergen bu dönemde başarılı bir şekilde kimlik kazanma sorununu çözerse kendine güvenen,kendinden emin bir kişi olarak yaşamını dönemde “Ben kimim?” sorusu çok önemli hale soruyu cevaplarken, ana-babasından çok,akran gruplarından dönemi değişme zamanıdır. Ergenin bu dönemde cevaplaması gereken birçok soru bazıları, “Çocuk mu yoksa yetişkin miyim?”, “Bir gün baba yada anne olacak mıyım?”, “Başarılı mı yoksa başarısız mı olacağım?”. Ergenin sağlıklı bir kimlik kazanmasında çevresinde model alabileceği yetişkinlerin bulunması önem taşımaktadır. Erikson’a göre bu dönemde ergen,başarılı bir şekilde kimlik kazanma sorununu çözerse,kendine güvenen,kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur. DOSTLUK KAZANMAYA KARŞI YALNIZ KALMA Yaklaşık olarak 18-26 yaşlarını döneminde kimliğini bulan kişi bu dönemde artık başkalarıyla yakınlıklar,dostluklar cinsle arkadaşlıkta,sevgi ağırlık yaşamında evlilik ve iş kariyeri önemli hale döneminde dostluklar sağlam temeller üzerine yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip durumda,başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeken genç,birey için istenmeyen ve salıksız olan psikolojik bir yalnızlığa yetişkinin bu dönemdeki krizi,öğretmenlerine ve çevresindeki tüm kişilere karşılıklı sorumluluklar düşmektedir. İnsana sevgi ve saygıyı esas alan bir toplum yapısında,bu çatışmaların başarılı bir şekilde çözümlenebileceği gözlemlenmektedir. ÜRETKENLİĞE KARŞI DURAKLAMA Bu dönem orta yetişkinlik yıllarını için çocukları yoluyla neslini devam ettirmek önemli olduğu gibi evi dışında da gelecek nesillerin yetişmesine rehberlik ederek üretken olmadığında da bir işe yaramama duygusuna kapılıp durgunluk içine döneme olumlu atlatabilmesi için bireyin evini,işini paylaştığı kişilere önemli sorumluluklar bu dönemde üretken,verimli ve evi dışında da topluma yararlı işler yapabildiği,kendinden sonraki kuşaklara rehberlik edebildiği sürece durumda bir işe yaramama duygusuna kapılabilir ve durgunluk dönemine karşı kayıtsız tavırlar ilişkiler kurar,kendi doyumunu ve çıkarını öncelikle hep yerinde saydığını düşünerek mutsuz olabilirler. Bu dönemdeki krizi,bireyin olumlu bir şekilde atlatmasında;evini,işini paylaştığı kişilere yani çevresinde yoğun etkileşimde bulunduğu bireylere önemli roller düşmektedir. BENLİK BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI UMUTSUZLUK İleriki yetişkinlikteki yılları dönemde birey ya önceki yedi dönemin olumlu birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş,mutlu, güvenli, sevilen,aranan bir kişi yada önceki dönemlerde çatışmaları sağlıklı olarak geçirmeme sonucu umutsuzluklar içinde hırçın aksi bir insan görünümündedir. Sonuç olarak,insanın kişiliğinin şekillenmesinde ve gelişiminde başlangıçta anne ya da onun yerine geçen yetişkinden başlayarak daha sonra aile,okul,şehir ve dünyadaki diğer insanlar önemli rol oynamaktadır. Tüm bu veriler ışığında, bilimsel bir yöntemle yatırım yapılan her çocuk, toplumsal devamlılık, refah ve mutluluğu için çok önemli bir yere sahiptir. Eğitimcilerin, anne-babaların, siyasilerin çocuk psikoloji gelişim özelliklerini göz önünde tutarak atacakları her adım kaliteli bir toplum temellerini atabilmek adına çok büyük bir öneme sahiptir. Bi Nefes Psikolojik Danışmanlık Merkezi , Uzman Klinik Psikolog Osman İLHAN Erikson'un psikososyal gelişim kuramına göre insan yaşamı sekiz evreden oluşur. Birbirinden kesin sınırlarla ayrılmamakla birlikte her dönemin kendine özgü özellikleri, çatışmaları ve krizleri vardır. Kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte tüm insan yaşamının kendine özgü bir seyri vardır. Gerçekte insan yaşamı belirli özelliklerin önde geldiği dönemlerle birbirinden ayrılır. İster tamamlansın ister tamamlanmasın herkes bu dönemleri yaşar. Gelişimdeki diğer bir özellik epigenetik ilkedir. Bu ilk kez Erik Erikson tarafından tanımlanmıştır. Bu ilkeye göre gelişim ancak her dönemin tek tek sağlıklı bir biçimde tamamlanması ile olasıdır. Dönemlerden birinde bir aksama ve yetersizlik olduğunda sonraki dönemlerin de bundan etkileneceği ileri sürülmektedir. Bu da etkilenmenin derecesine göre değişik alanlarda bozukluğa neden olur. Üçüncü temel ilke her dönemin kendine özgü özellikleri,çatışmaları vardır. Değişik modeller biyolojik olgunluk, psikolojik yetiler, uyum özellikleri, savunma düzenekleri, rol beklentileri, sosyal davranışlar ve bilişsel yetiler üzerinde durarak tanımlamalar yapmaktadır. Bebeklik dönemi Temel güven-güvensizlik Bu dönemde sevgi ve yakınlık görme, bakım alma temel gereksinimdir. Bu René Spitz'in gözlemlerine dayanır. Spitz, anne yoksunluğunun çocukta her türlü gelişimi olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. Anaklitik depresyon kavramı ona aittir, 6-12 aylararasında anne ya da temel bakımı veren kişiden ayrılma ile ortaya çıkan ilgisizlik, duygusal geri çekilme ve gelişmenin durmasını tanımlamaktadır. Bu dönemde çocuğun gereksinimleri, algıları ve kendini belirtme biçimleri ağız, dudaklar ve ağız bölgesindeki diğer organlar aracılığı ile olur. Oral bölge ruhsal düzenlemede önde gelen rolünü 18 aya dek sürdürür. Oral duyumlar arasında açlık, susuzluk, doyma, zevk veren dokunsal uyaranlar sayılabilir. Psikanalitik kurama göre oral dönem olarak adlandırılan yaşamın ilk bir yılı boyunca bebekte temel güven duygusunun gelişmesi beklenir. Annesi yanında olmadığı anlarda bebek aşırı bunaltıya kapılır, annenin geçici yokluğuna katlanabilmesi için, onun geri döneceğine ve eskiden olduğu gibi kendisine bakım vermeyi sürdüreceğine güven duyması gerekir. Burada aynı zamanda bebeğin annesinin yokluğunda kötü bir şey olmayacağına güven duyması ve bu güvenin annesi tarafından paylaşıldığını hissetmesi de yani kendini annenin sevgi ve güvenine değer bulması söz konusudur. Yaşamın ilk yılı içindeki bebek, gereksinimden doğan gerginlik, doyumun gecikmesi ve doygunluğa ulaşması döngüsünü tekrar tekrar yaşayıp bu döngüye uyum sağladıkça, zaman da yaşamın bir boyutu olarak bebeğin dünyasına girmeye başlar. Anneyle ilişkiye olan güven böylece doyumun geleceğine güvenme biçimini alacak, bu da zamanın kendisine bir umut niteliği yükleyecektir. Beklemenin doyum getireceğine güven duyulmayan durumlardaysa güvensizlik duygusu gelişecektir. En istenen koşullarda bile, bebeğin annesinin varlığına ve gereksinimlerini karşılayacağına güveninin sarsıldığı anlar söz konusu olur. İşte bu evreden çıkarılan temel güç olan umut, güven ve güvensizlik arasındaki bu çatışmadan doğar. Umut, şimdi değilse bile gelecekte gereksinimlerin karşılanacağına,isteklerin yerine getirileceğine ve doyumun sağlanacağına inanmaktır. Böylelikle, yaşanan anın getirdiği güvensizlik duygusuyla başetmek kolaylaşır, gelecekten iyi şeyler beklemek olanaklı olabilir. Erikson, özetle bu dönemden çıkarılan kimlik duygusunu "içimde yaşattığım ve başkalarına verdiğim umut neyse, ben oyum I am what hope I have and give" olarak belirtmiş, güven duygusunun daha sonraki yakın ilişkilerde karşılıklı benimseme mutual recognition, güvensizliğin ise yakın ilişkilerden kaçınma ve içe kapanma şeklinde gösterdiğini vurgulamıştır. Bu dönemde anne ya da bakıcı ile güven veren bir bağımlılığın olması temel güven duygusunun gelişmesini sağlar. Aşırı doyum ya da yoksunluk; aşırı iyimserlik, narsisizm, kötümserlik, isteyicilik gibi özelliklerin ortaya çıkmasına ve kişilikte belirgin olmasına yol açar. Benlik saygısını korumak için aşırı bağımlılık gösterebilirler. İmrenme ve kıskançlık sıklıkla oral eğilimlere eşlik eder. Temel güven, annesinin şiddetli sağlık sorunları olan ya da birden fazla bakım verenin olduğu bakımevleri ve çocuk yetiştirme yurtlarında yaşayan bebeklerde bozulabilir. Böylece erken dönemde bu özel bağlanmanın olmaması daha sonra kendini empati eksikliği, yakın ve sıcak karşılıklı ilişkiler kurmada yetersizlik şeklinde gösterir. Erken çocukluk dönemi Özerklik-utanç ve kuşku Bu dönemin önemli özelliği çocuk için bedende odak noktasının artık oral bölgeden anal bölgeye geçmesidir. Bu dönemin önemli özelliği anal ve uretral sfinkterlerin kontrolünün sağlanmasıdır. Sifinkter kontrolü ile çocuk kakasını istemli olarak tutma ve bırakma olanağına kavuşur. Bu dönem 1-3 yaşları arasını kapsar. Bu dönemde libidinal özellikler saldırgan dürtülerle yoğun bir biçimde karışır. Sifinkterlerin istemli olarak kontrol edilebilmesi için pasiflik ve aktiflik arasında hızlı değişimlerin yaşanmasına neden olur. Tuvalet eğitimi ile ciddi bir ambivalans yaşanır. Ayrılma, bireyselleşme ve bağımlılık alanlarındaki ambivalans da buna eşlik eder. Anal erotizm anal işlevden alınan cinsel hazzı belirtir. Çocuk kakasını anneye verilen bir hediye gibi görebilir. Anal sadizm ise kakayı bırakmanın bir saldırganlık aracı, silah gibi kullanmasıdır. Bu dönem temelde bağımsızlık ve anne baba denetiminden ayrılmanın önde geldiği bir dönemdir. Sifinkter kontrolunun sağlanması özerklik kazanmayı temsil eder. Özerklik, çocuğun hem içinde uyanan isteklerin hem de çevrenin isteklerinin koşulsuz uygulayıcısı olmaktan çıkmasını ve kendi denetimini kendi eline almasını anlatır. Çocuğun bağımsız iradeye sahip bir birey olarak kendini ortaya koymaya başlamasına, başkalarının önünde durduğunun ve onlarca değerlendirildiğinin bilincine varması eşlik eder. Bunun getirdiği utanma duygusu, yeni filizlenmeye başlayan birey olma bilincinin bedeli gibidir. Gerek tuvalet eğitimi, gerekse başka alanlarda kendi iradesini annesinin iradesinin önüne geçirme denemeleri yapan çocuk, özellikle kendi bireyselliğini algıladığı bu duyarlı anlarda yoğun utanç duygusunun altında kalır ya da bırakılırsa, özerklik denemlerinden kaçınmak zorunda kalacaktır. Tuvalet eğitimi açısından bu sifinkter gerisi üzerindeki denetimini annesine bırakması demektir. Bu da çocukta, birileri tarafından arkasından izleniyor ve yönlendiriliyor olma duygusunun, yani temel kuşkunun büyümesine neden olacaktır. Bu olumsuz duygulara karşın özerklik evresinde edinilen özdenetim yetisi özgür iradenin gelişmesi anlamına gelmektedir. Öyleyse bu dönemden çıkarılan kimlik duygusu "Özgür irademle isteyebildiğim neyse, ben oyum I am what I can will freely" olacaktır. Bu dönemden kaynaklanan olumsuz kişilik özellikleri anal erotizm ve buna karşıkoyma çabalarını temsil eder, ondan kaynaklanır. Düzenlilik, inatçılık, bencillik, tutumluluk, cimrilik bu döneme ait kişilik özellikleridir. Anal özelliklere karşı savunmalar yeterli olmazsa ambivalans, düzensizlik, kirlilik, öfke, meydan okuma ve sadomazokistik eğilimler ortaya çıkar. Bu dönemin sağlıklı bir biçimde aşılması ile bireysel özerklik yani kendinden emin olma kazanılır. Suçluluk duymadan karar verme ve işbirliği yapma yetisi kazanılır. Ambivalans yaşanmaz. Anal erotizmin üretral karşılığı üretral erotizmdir. Üretral retansiyonda aynı şekilde anal retansiyona karşılık gelir. Üretral işlev de sadistik bir nitelik kazanabilir. Baskın üretral eğilimler rekabet ve hırs biçiminde kendini gösterir. Üretral yeterlilik kişiye gurur ve bireysel yeterlilik duygusu kazandırır. Oyun çocukluğu dönemi Girişim - suçluluk duygusu Bu dönem 3-5 yaşlar arasını kapsar. Bu dönemin temel özelliği genital bölgenin ilgi ve uyarılmada birincil odak noktası olmasıdır. Her iki cinsiyette de penis temel ilgi alanıdır. Masturbasyon, cinsel organları gösterme vb. konulara aşırı ilgi olur. Kızlardaki penis eksikliği kastrasyon kanıtı olarak görülür. Karşıt cinsiyetle cinsel eyleme girme ve masturbasyon fantazileri olur. Masturbasyon ve ödipal dürtüler kastrasyon anksiyetesini arttırır. Bu dönemde ilgi genital işlev ve genital organlar üzerine yoğunlaşmıştır. Bu dönemde özdeşim yolu ile cinsel kimlik oluşumu pekişir. Mahçup olmadan ilgi duyma, suçluluk duygusuna kapılmadan girişimde bulunma, içrel dürtülerle ve dıştan kaynaklanan güçlüklerin üstesinden gelebilme bu dönemin özellikleridir. Ödipal çatışmanın bu dönemin sonunda çözülmesi dürtüsel gereksinimlere karşı güçlü bir içrel kaynak yaratır. Beş yaşına doğru bir ruhsal yapı olarak süperego gelişir. Süperego, kişiye kimi isteklerinin yanlış olduğunu söyleyen ve yasak amaçlara ulaşmak yolundaki girişimlerin suçluluk doğurmasına neden olan bir iç örgütlenmedir. Bu hali ile girişimlerin yönlendiricisidir. Süperegonun oluşumu çocuğun fazla beklemeden erişkin rollerine çıkma özlemlerini dizginler. Bunun için daha yıllarca beklemesi gerektiğini farkeden çocuk, hiçbir biçimde körelmemiş düşgücünü bu kez daha gerçekçi biçimde kullanmaya ve büyüdüğünde nasıl bir olmak istediğini sezinlemeye yönelir. Sonuçta bu dönemden "Gelecekte kim olmayı düşleyebiliyorsam, ben oyum I am what I can imagine I will be" şeklinde bir kimlik duygusu çıkarılmaktadır. Okul dönemi Çalışma ve yapıcılık - aşağılık duygusu Ödipal çatışmanın çözülmesinin ardından cinsel dürtülerin eylemsiz gibi göründüğü dönemdir. Yaklaşık 5-6 yaşlarında başlar ve 11-13 yaşlarında sona erer. Süperego gelişiminin tamamlanması, ego işlevlerinin olgunlaşması, içgüdüsel dürtülere karşı güçlü bir denetim sağlanması bu dönemde olur. Bu dönemde çocukların ilgisi kendi cinsiyetlerine yöneliktir. Libidinal ve saldırganlık dürtülerinin sublimasyonu ile öğrenme ve çeşitli etkinliklere katılma önem kazanır. Cinsel ilgi uykuya dalmış gibi sessizdir. Bu dönem önemlibecerilerin kazanıldığı bir dönemdir. Bu dönemde ödipal özdeşimler pekişir. Cinsel rol ve kimlik sabitleşir. Göreceli olarak cinsel ilginin azalması ego gelişimini destekler, yeni beceriler kazanılır. Katı tutumlar, güçlü savunmalar reaksiyon formasyon, özdeşim, deplasman görülür. Anne ve baba yüceltilir. Çocuk büyüdüğünde toplumun kendisinden bekleyeceği üretime dönük işleri nasıl yapacağını bu dönemde öğrenmeye başlar. Eskiden doğrudan doğruya avcılık, çiftçilik ya da sürü otlatma gibi yalın işleri öğrenirken, günümüzde büyüyünce bir meslek sahibi olmak için gerekli temel bilgileri öğrenmeye, sonuçta ekmeğini çıkarabilen erişkinler olmayı öğrenmeye başlamaktadır. Bu uğurda gerekli bilgi ve beceriyi edinmeye uğraşan çocuk ürettiği işlerle ailesi, arkadaşları ve eğitimcilerinin gözünde kendine bir tanınma sağlayabildiği ölçüde giderek pekişen bir çalışma ve yapıcılık industry duygusu geliştirecektir. Dolayısıyla büyüdüğü zaman da üzerine aldığı işleri gerektiği biçimde yapabileceğine inanç duymaya, yaniyeterlik gücünü kazanmaya başlayacaktır. Bu evreden çıkarılan kimlik duygusu ise "İş yapma konusunda öğrenebildiğim neyse, ben oyum I am what can I learn to make work" olacaktır. Öte yandan yapmayı öğrendiği işlerle çevreden beklediği tanınmayı sağlayamayan çocuklarda iş kimliğinin gelişimi aksayacak ve aşağılık duygusu ön plana çıkacaktır. Bu dönemin tehlikelerinden birisi içrel kontrolü sağlamada yetersiz kalma veya aşırı kontroldür. Kontrol yetisinin olmaması çocuğun enerjisini yüceltmesini güçleştirir. Bu şekilde beceri kazanma güçleşir. Aşırı kontrol ise kişilik gelişiminin erkenden bitmesi, aşırı obsesif özelliklerin ön plana çıkmasına neden olur. Sağlıklı gelişimine bağlı olarak çalışkanlık duygusu ve sorunların üstesinden gelme yetisi kazanılır. Ergenlik dönemi Kimlik - kimlik bocalaması Cinsellik veya ergenlik dönemi buluğ ile 11-12 yaş başlar ve bireyin genç bir erişkin olmasına dek sürer. Puberte erken ergenlik döneminde ortaya çıkan cinsel organlarda büyüme, pubik ve koltuk altlarında kıllanma, göğüste büyüme, ilk adet, erkekte semen oluşumunu belirtir. Buluğ kızlarda yaşları arasındadır. Tümüyle biyolojik kökenli olan bu değişikliklerin önemli psikolojik sonuçları vardır. Bu dönemde bilişsel gelişme tamamlanır. Cinsiyet hormonları sisteminin fizyolojik olarak olgunlaşması ile her türlü dürtü, özellikle de libidinal dürtüler yoğunlaşır, benliği sıkıştırmaya başlar. Bu da doğal olarak kişilik organizasyonunda regresyona neden olur. Bu şekilde daha önceki çatışmalar alevlenir. Bunların çözümlenmesi ile de olgun cinsel ve erişkin kimlik oluşur. Bu dönemde temel amaç anne-babadan ayrılarak bağımsızlığın kazanılması, karşı cinsiyetle ilişkilerin kurulabilmesidir. Erişkin rolü benimsenir. Sosyal beklentiler ve kültürel değerlere uyum sağlanır. Kendilik duygusu gelişir. Bu dönemin başarılı bir biçimde geçirilmemesi durumunda eski çatışma alanlarına özgü özellikler kişilikte önde gelen bir şekilde ortaya çıkar. Sağlıklı gelişim ile olgun bir kişilik, cinsel yeterlilik ve uyumlu kimlik duygusu gelişir. Yaratıcılık, sevme, anlamlı amaçlar ve değerler kazanılır. Genç erişkinlik Yakınlık - yalnız kalma 20-40 yaşlar arasını kapsar. Bu dönemde fiziksel, üretkenlik açısından ve bilişsel olarak en üst düzeye ulaşılır. Bu dönemde sevme ve cinsel olarak doyum veren ilişki kurma yetisi gelişir. Gençlik döneminden çıkarılan kimlik duygusu yoğun bir sevgi ilişkisi içinde eritilerek gerçek bir yakınlığın yaşanmasına olanak verecektir. Böylece, iki sevgili, eş ya da yakın arkadaşın bu evreden çıkaracakları kimlik duygusu "Neye sevdalıysak biz oyuz We are what we love" olacaktır. Bunun yapılamadığı durumlarda yalnızlık, toplumdan uzaklaşma ve bunlara bağlı olarak yetersizlik duyguları yaşanır. Erişkinlik Üreticilik - duraganlık Bu dönem 40-60 yaşlar arasıdır. Kişisel ve iş yaşamında üretkenliğin olduğu dönemdir. Birey aile oluşturma çaba ve girişimleri ile toplumsal yaşama katkıda bulunurken işindeki üretkenliği ile de ekonomik yaşama katkıda bulunmaktadır. Bunların yapılmadığı durumlarda ise duraganlığı ve pasif tüketiciliği görmekteyiz. Olgunluk Benlik bütünlüğü - umutsuzluk 60 yaş sonrasıdır. Kişi, yaşam sürecinin olması gerektiği gibi gerçekleştiği ve amacına ulaştığını derinden duyumsadığında benlik bütünlüğü duygusunu geliştirmiş demektir. Sürdürdüğü yaşamdan temelde kendisinin sorumlu olduğunun bilincindedir ve bu bilinç pişmanlık duygusuna neden olmamaktadır. Yaşam çizgisini belirleyen önemli kararların ve yaşamındaki önemli insanların hiç birini değiştirme isteği yoktur. Kendi seçtiği yoldan yürümüş, bu yolu sevmiş ve anlamlı bulmuştur. Bu düşüncelere genel bir insan sevgisi, insanlık onuruna inanç ve kendi yaşamının anlamlı olduğu düşüncesi eşlik eder. Ancak yaşlılık döneminde ulaşılabilen böylesi bir bilgelik, bu evreye özgü temel gücü oluşturur. Yaşamın bu son evresinden kimlik duygusu da "Benden geriye ne kalacaksa, ben oyum I am what survives of me" şeklinde belirtilebilir. Bu dönemde fiziksel ve bilişsel yetiler azalır. Doku esnekliği kaybolur. Postural değişiklikler olur. Görme ve işitme yetisi azalır. Yeni bilgileri öğrenme zorlaşır. Bu dönemde kişi ruhsal olarak kendi ile hesaplaşmalar yapar. Neler yapıp yapmadığını, topluma, ailesine olan katkılarını "günahlarını, sevaplarını" Anne, baba, eğitmenlerin bu kuramı ve evreleri biliyor olması ise çocuklarının, çevrelerinin ve kendilerinin davranışlarını daha kolay anlamlandırabilmesi adına önemli! Bu sayede, bir insanın kişilik gelişimini takip ederken normal ile anormal arasındaki farkı, çatışmaları ve çözümleri daha kolay tespit etmek mümkün. Daha iyi anlayabilmek için “Psikososyal Gelişim Kuramı Nedir?” Ve “Psikososyal Gelişim Evreleri Nelerdir?” başlıklarını ayrı ayrı inceleyelim. Çocuğunuz zihinsel becerilerini etkin kullansın ve toplumda kendini rahat ifade edebilsin. Bunun için beyin egzersizlerinin önemini asla unutmamak gerekir. Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimini destekleyen MentalUP’ı mutlaka inceleyin. PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI NEDİR? Erik Erikson, insanın sağlıklı bir ruh haliyle gelişebilmesi için 8’e ayırdığı her bir dönemde çeşitli hedeflerini tamamlaması gerektiğini savunuyor. Bu hedefleri ise çatışmalar ve sonuçlar oluşturuyor. Yani, 8 evreye ayrılan hayatımızın her evresinde farklı çatışmalarla karşılaşacağımızı ve bu çatışmaları başarılı bir şekilde atlatmamız gerektiğini söylüyor. Çatışmalarla hangi ölçüde başa çıkabiliyorsak kişilik gelişimimiz de o ölçüde başarılı olacaktır. Bununla birlikte, bir dönemin çatışmalarıyla ne derece başa çıkabilirsek; bir sonraki döneme de o derece hazırlanmış olacağımızı söylüyor. Yaşanan çatışmaları aşamazsak bir sonraki dönemde farklı zorluklarla karşılaşacağımızı ve geriye dönüp, geçmiş dönemdeki çatışmalarımızın bıraktığı hasarları telafi etmekte zorlanacağımızı ifade ediyor. Bununla birlikte Erikson, sağlıklı bir yaklaşım ile bireyin kişilik bozukluklarının sonraki dönemlerde de telafi edilebileceğini söylüyor. Bu hususta çok önemli 2 madde var Herhangi bir dönemin aşılamayan çatışmaları er ya da geç aşılmalıdır. Aşılmayan çatışmalar ömür boyu kişinin psikolojisini tehdit etmektedir. Psikososyal gelişim evrelerinde birazdan bahsedeceğiz çocukluk ve ergenlik dönemleri oldukça önemlidir. PSİKOSOSYAL GELİŞİM EVRELERİ Evresi Temel Güven Karşısında Güvensizlik 0-1,5 Yaş Birinci gelişim evresi, bebeğin ağız yoluyla tadarak öğrenme dönemini kapsar. Bu yüzden bu evrenin adı ORAL DÖNEM verilmiştir. Yeni doğan bebeklerin birinci hedefi ağız yoluyla anne memesini aramak ve emmektir. Oral dönemde anne-babalar çocuklarını periyodik aralıklarla ve düzenli olarak beslemelidirler. İhtiyaçları güvenle karşılanan bebek ilerleyen yaşlarda daha umutlu ve pozitif olur. Yaklaşık 6. Ayından sonra diğer motor becerileri gelişmeye başlayan bebekler dokunmayı, tutmayı, ısırmayı öğrenirler. Bu da onlar için yeni deneyimler demektir. Yavaş yavaş dişleri çıkmakta olan bebek kendi parmağını ısırmanın acı verici bir deneyim olduğunu öğrendiğinde bir daha parmağını ısırmaz. Aynı şekilde anne memesini ısırdığında memenin o an kendisinden kaçırılıyor olmasını deneyim edinir ve bu davranışını azaltma eğilimi başlar. Çevresine verdiği etkilere örn ısırmak karşı tepki alan bebek, kişilik olgusu hakkında ilk temellerini atar; kendi varlığını hisseder. Bu dönemde bebeğin beklentileri İlgi, sevgi, yeme-içme ve rahatsızlık verici durumların örn poposunu acıtan bez ortadan kaldırılmasıdır. Ebeveynler, bebeğin bu beklentilerini sağlıklı bir şekilde, aksatmadan karşılarsa bebekte güven duygusu gelişir. Gelişen güven duygusu, çocuğun ilerleyen yaşlarda hayata bakış açısını etkileyebilecek düzeye ve öneme sahiptir. Bu dönemde güvensizlik hisseden bebek ileride hayata karamsar bakabilir. Yine takip eden süreçte bebek ebeveynlerini göremediğinde bununla baş edebilir. Yani o an anne-babası yanında değil diye terk edildiğini düşünmez. Bu baş ediş, çocuğun ilk sosyal başarısı olarak kabul edilir. Birinci evre olan 0-1,5 yaş döneminde çocuğun olumsuzluklarla karşılaşması, ihtiyaçlarını giderememesi ve güvene dayalı problemler yaşaması, ilerleyen yaşlarda çok farklı problemlere yol açabilir. Bunlar Karamsarlık, içe kapanık olma durumu ve alkol-madde bağımlığı şeklinde gözlemlenmektedir. Muhakkak böyle olacağı iddia edilmez ancak ihtimalleri güçlendiren bir durumdur. Evresi Bağımsızlık Karşısında Utanç ve Şüphe 1-3 Yaş Çocuğun barsak TDK Bağırsak ve kas kontrolünü sağlamayı öğrendiği dönemdir. Bu sayede idrarını tutabilir, istediği zaman idrarını yapabilir. O yüzden bu evreye ANAL DÖNEM denilmiştir. Çocuğun, zorunlu bir ihtiyaç üzerinde kendi kontrolünü sağlayabiliyor olması kendisiyle artık anlaşma yapılabileceğini gösterir. Bu dönemde inatçılık da baş gösterebilir. İkinci gelişim evresi olan anal dönemde tuvalet eğitiminin doğru yapılması oldukça önemlidir. Çocuğu korkutan, tehdit eden, aşırı baskı uygulayan bir tuvalet eğitimi asla doğru değildir. Bununla birlikte, aşırı koruyucu davranışlar da çocukların kendi davranışlarını, kendi isteğiyle kontrol etmesini engelliyor. Anne-babaların bu gibi hatalı davranışları, çocuğun ileride utangaç ve şüpheci bir birey olmasına yol açabiliyor. Yetişkin insanlarda gördüğümüz kompleksler birçok kez anal dönem evresinde yaşadıkları problemlerden kök almaktadır. Örnek olarak, insanlara şüpheci gözle bakan, kullanıldığını veya yönetildiğini düşünen, mükemmeliyetçi ve kuralcı davranan kişileri gösterebiliriz. Erik Erikson ’un psikososyal gelişim kuramına göre bu tür davranışların temelinde 1-3 yaş arası yaşanan problemlerin etkisi vardır. Bu dönemin diğer bir özelliği ise çocuğun tercihlerinde artık kendi iradesini kullanabilmesidir. Daha doğrusu, bu olması gerekendir. Eğer bu dönemde çocuğunuzun düşe kalka, deneye deneye tercihlerini yapılandırmasına ve özgür iradesini kullanmasına müsaade etmezseniz kişilik gelişimine olumsuz etki etmiş olursunuz. İlerleyen yaşlarda utanç duyma, kendini kötü bir birey olarak değerlendirme, fiziksel ve zihinsel yönlerini kötü görme gibi durumlar oluşabilir. Tüm bunlar, kuralcı ve katı bir kişiliğin oluşmasına yol açar. Peki, tam tersi durumda ne olur? Çocuk, özerklik duygusunu ve kendi özerkliğini kendisinin denetlediğini hissedebilirse; bu hususta aileden olumlu destek ve motivasyon alabilirse ilerleyen yaşlarda güven duyan, saygı duyan ve adil davranan bir bireye dönüşebilmektedir. Evresi Girişimcilik Karşısında Suçluluk 3-5 Yaş Çocuğun, kendini daha rahat ifade edebildiği, dil ve motor becerilerini daha iyi kullanabildiği evredir. Bu evreye faillik-ödipal dönem denilmiştir. Dönemin en belirgin özelliklerinden biri cinsel konulara olan meraktır. Bu dönemde çocuklar kendi cinsel organlarına dokunabilir, arkadaşlarının cinsel organlarına dokunabilir ve cinsel oyunlar oynayabilirler. Bunların tamamı meraktandır ancak bilinçsiz aileler bunun bir ahlak bozukluğu olduğunu düşünerek doğrudan çocuğu azarlama ve cezalandırma yoluna gidebiliyorlar. Bu dönemde, merakları yüzünden aşağılanan, dövülen veya cezalandırılan çocuklar adeta yıkım yaşarlar. Bunun faturası ilerleyen yaşlarda ortaya çıkar. Cinsel problemlerin ve baskılanmışlığın kökleri genellikle 3-5 yaş dönemine dayanır. 3-5 yaş dönemi çocuğun, arkadaşlarıyla ilişkilerini yapılandırabildiği dönemdir. Yaş itibariyle biraz saldırganlık dürtüleri olabilir ancak bu isteği oyun veya oyuncaklarla tatmin edebilirler. Sağlıklı olan budur. Elbette bu hususta ailelerin rehberliği önemlidir. Baş edemediğiniz durumlarda pedagog desteği almanızı tavsiye ederiz. Ebeveynler, çocukların kavga etmelerini bir suç değil; güçlü bir dürtü olarak değerlendirmeli ve olumlu yaklaşım sergileyerek önlemedirler. Şiddete eğilimi olan çocuğa sözel veya fiziksel şiddet ile terbiye uygulamak, olsa olsa şiddet eğilimini artırır. İleri dönemlerde ise başkalarının hayat görüşüne saygısı olmayan, çevresindekileri kendi görüşlerine uygun davranmaya zorlayan, egosu yüksek bireylere dönüşebilirler. Bu dönem olumlu atlatılırsa, karşısındakine saygılı, sorumluluk sahibi birey olma yolunda güçlü temeller atılır. Dikkat ederseniz evrelerde, yeni bir davranışın açığa çıkması ve bu davranışa gelen çevre aile tepkisi söz konusudur. Mesela, evresi olan girişimcilik karşısında suçluluk evresinde cinsel merak var, karşılığında cezalandırılma veya olumlu bir şekilde yönlendirilme var. Şiddet eğilimi var, karşılığında ise cezalandırılma veya olumlu bir şekilde yönlendirilme var. İşte tüm bu yeni davranışlar ve yeni davranışlara verilen tepkiler çocuğun kişilik kazanımında etkili faktörlerdir. Gelişim evrelerine ile devam edelim. Evresi Üretkenlik Karşısında Küçük Görülme-Aşağılık Duygusu 5-11 Yaş Okul öncesi eğitimi ve ilköğretim okul çağını kapsayan dönemdir. 5-11 yaş arası olan evresine latent dönemi adı verilmiştir. Sosyal ilişkilerin geliştiği, öğrenme süreçlerine üretme süreçlerinin eklendiği dönemdir. Bu dönemde çocuklar, rol model belirlemeye eğilimlidir. Bir işi kendi başlarına başarabildiklerini, gerektiği noktada nasıl yardım alabileceklerini ve başkalarına nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenirler. Başarma duygusunun en çok haz verdiği ve en çok ihtiyaç duyulduğu dönemlerden biridir. Bu dönemi başarılı geçiren çocuklar aşağılık kompleksleri geliştirmeden, kendileriyle barışık ve yeterlilik duygusu içerisinde olurlar. Tam tersi durumda ise Örnek Okulda başarısızlık kendilerini yetersiz bireyler olarak görebilirler. Bu dönemde eğitim, okul başarısı oldukça önemlidir ve unutulmamalıdır ki eğitim önce ailede başlar. Çocuğunuzda öğrenme bozukluğu olabilir, dikkat eksikliği olabilir, üstün zekalı olabilir üstün zekalı çocuklar standart bir eğitim müfredatında başarısız olabilirler, hiperaktif olabilir, henüz zeka potansiyelini keşfetmemiş olabilir. Bunların tamamı erken teşhis ile müdahale edilebilir konulardır. Bu yüzden aileler, olumsuz gördükleri durumları eleştirip suçlamak yerine uzman yorumuyla değerlendirmelidirler. Çocukların; dikkat, hafıza, konsantrasyon yeteneğini, analitik düşünme ve problem çözebilme becerilerini geliştiren MentalUP bilimsel akıl oyunlarını inceleyin. MentalUP, beyin egzersizlerini oyunlaştırarak çocukların ilgisini çeken ve onları sürekli motive eden oyunlaştırma öğeleriyle hazırlanmış TÜBİTAK destekli bir uygulamadır. Günümüz ihtiyaç ve isteklerine göre hazırlanan MentalUP, çocukların bilgisayar, telefon, tablet ile geçirmek istedikleri süreyi kaliteli değerlendirmelerini sağlamayı da amaç edinmiştir. Akıl oyunları günlük 25-30 dk’lık egzersizlerden oluşmaktadır. Bu sayede baskıcı, kısıtlayıcı bir tutum sergilemek zorunda kalmaz ve çocuklarınıza kontrollü kullanım hakkı sağlamış olursunuz. Sonuç olarak hem eğlenmelerini, hem de zihinsel becerilerini geliştirmelerini desteklemiş olursunuz. MentalUP, çocukların akıl yürütme becerilerini desteklediği için okul başarılarını da desteklemektedir. Etkileri kanıtlanmış ve Ruh Sağlığı Derneği tarafından PEDAGOJİK ÜRÜN olarak sertifikalandırılmıştır. Akıl oyunları sayfasından inceleyebilirsiniz. MentalUP Akıl Oyunları Şimdi Deneyin Evresi Kimlik Kazanımı Karşısında Kimlik Karmaşası 12-19 Yaş Ergenliğin hemen öncesini ve ergenliği kapsayan evredir. Duygusal ve fiziksel olarak hızlı bir değişimin yaşandığı 12-19 yaş aralığı adolesan dönemi olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde bireyler kimlik edinme hedefiyle hareket eder. O güne kadar edinilen alışkanlıklar, hayata bakış açısı, inanç ve düşünceler değişebilir; sorgulanabilir. Bu dönemde aykırı davranışlar da görülebilir ancak zaman içerisinde toplum normlarına uygun, sağlıklı ve doğru kabul edilen davranışlar oturmaya başlar. Kendilerine kimlik arayan gençler bir takım gruplara dahil olarak aidiyet duygusunu hissetmek isteyebilirler. Bu gruplar, sosyal sorumluluk amacı taşıyan gruplar olabileceği gibi tamamen zararlı gruplaşmalar da olabilir. Gençler bunu güçlü görünmek için de tercih edebilirler. Örneğin, bir siyasi görüşün gençleri hedef alan gruplarına üye olmak gibi. Gruplardan beslenmeyenler ise önemli veya ünlü isimlere benzemeye çalışabilirler. Yine bu dönemin belirgin özelliklerinden biri de gençlerin fiziksel görünüşlerini aşırı önemsiyor olmalarıdır. Bazıları kendine hayranlık duyarken bazıları da kendini beğenmemekte ve genelde bu duygular uç noktalarda yaşanmaktadır. Gelecek kaygısı, kendi ayakları üzerinde durabilme arzusu, evden ve ebeveynlerden ayrılma düşünceleri bu evrenin sonlarına doğru görülür. Bireyin kendini tanıması ve gelecekteki hayatını şekillendirmesi adına önemli bir evredir. Gençler bu evreyi sağlıklı tamamlamak için önceki evrelerden muhakkak sağlıklı geçmiş olmalıdır. Aksi durumlarda alkol, nikotin ve daha kötü alışkanlıklar, suç işleme eğilimleri, suni itibar çalışmaları ve benzeri olumsuz davranışlar kişide kalıcı olabilmektedir. Çevrenizde küçük bir araştırma yaparsanız sigara bağımlılarının büyük bir kısmı ergen yaşlarda başlamış ve muhtemelen şuan pişmanlık duyduğu halde bırakamayan kişilerdir. Ergenlikte kendisini sigara kullanmaya özendiren duygu ise kimlik arayışı olabilir. Çocuklarınızın böyle problemlerle başa çıkabilmesini istiyorsanız onların evrelerine kadar sağlıklı ruh halleriyle gelmelerine yardımcı olmanız bilinçli olmanız gerekmektedir. Evresi Yakınlık Karşısında Yalnızlık 20-30 Yaş Artık tam yetişkinlik evresidir ve geniş bir zaman aralığını kapsar. Bu evreye erişkin dönemi de denir. Kimlik kazanımı veya kimlik çatışması durumları önemini yitirmiş; kaynaşma, sosyal ilişkiler kurma ve ilişkileri sürdürebilme eğilimi başlamıştır. Elbette bir önceki dönemden sağlıklı çıkmış olunması halinde. Bu dönemde farklı fikir ve görüşteki insanlarla kutuplaşmak yerine bir arada yaşamayı, ilişkiler kurmayı öğrenmek, dönemin hedeflerinden bazılarıdır. Cinsel yaşam, iş, aile kurma, statü kazanma gibi sorumluluğu yüksek hedefler yine bu döneme aittir. Tüm bunların yanında sosyal çevreye filtre uygulama eğilimi de başlar. Filtre neye göre uygulanır? Genellikle 6. Gelişim evresinde kişi, kendisine zarar vereceğine inandığı çevreden ayrılmayı ister. Bu esnada yalnız kalma kaygısı da vardır. Eğer bu kaygılar gerçekleşirse kişi zaten yalnız kalmış ve bir takım kişilik problemleriyle boğuşmaya başlamış demektir. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre evresini en sağlıklı tamamlamanın yolu şu şekildedir Kişi bu evrede, aile kurma, güven duyma, üreme ve topluma faydalı olma hedeflerine sahip olmalıdır. Aynı şekilde, eğlenmeyi, iş hayatında istikrar sağlamayı, statü kazanmayı da hedeflemelidir. Bu hedefler, erişkin bireyi yalnız kalma kaygısından ve yalnız kalma durumundan uzaklaştırır. Evresi Üretkenlik Karşısında Durağanlaşma 30-60 Yaş Tam bir geçiş dönemidir. Bu dönemde kişi, üretmeye devam eder ancak genellikle üretim amacını eğitimsel yönde gerçekleştirmeye başlar. Yeni neslin verimliliğini artırıcı ve yol gösterici hedefler edinir. Bir yandan monotonlaşma kaygısı öte yandan bununla mücadele isteği gelişir. Evcimen insanlar dahi bu dönemi ev dışında, çeşitli aktivitelerle değerlendirme gereği duyar. Eğer cinsellik, ruh sağlığı ve sosyalleşme ihtiyacı tatminkar seviyede giderilmemişse gerçek olmayan dostluklar kurulabilir. evresinin duygusal olarak tavan veya taban şeklinde görülme olasılığı yüksektir. Bu olasılıklar, üretkenliğin ve yaratıcılığın artması veya tam tersi durgunlaşma, çöküşe geçme şeklindedir. Evresi Benlik Bütünlüğü Karşısında Umutsuzluk 60+ Yaş Psikososyal gelişimin son evresi olan 8. Evre huzur ve pişmanlık arasında bir çatışmayı doğurur. Kendini tamamladığına inanan ve bütünlük duygusu taşıyan kişiler geçmişinden pişmanlık duymayan ve önceki evreleri sağlıklı tamamlayan kişilerdir. Huzursuz ve umutsuz olan kişiler ise “keşke”lerle yaşamaya devam eden, geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyan, depresif kişilerdir. Bu dönemin belirgin özelliklerinden biri de vicdani sorumlulukların geç kalınmış olsa da yerine getirilmesi çabasıdır. Örneğin ibadete yönelmek artırmak veya kendinden sonraki nesle bir şeyler bırakabilmeyi arzu etmek gibi. Erik Erikson’un psiko-sosyal gelişim kuramını adım adım incelediğinizde belirtilen yaş aralıklarının evrelerin gündelik yaşantımızda birçok örneği kafanızda canlanmış olmalı. Bu çok isabetli ve bilimsel araştırmalara dayalı kuram, bize şunu yeniden gösteriyor olmalı. İnsan, yaşamı boyunca çevresiyle olan ilişkilerinden doğan duygusal değişikliklerin çatışmasını yaşamaktadır. Bu çatışmalardan olumlu yönde sonuçlar elde eden ve ilgili evreyi sağlıklı bir şekilde tamamlayan kişiler bir sonraki evreye de sağlıklı başlıyorlar. Tıpkı temelden, çatıya doğru sağlam adımlarla bir yapı inşa etmek gibi. Son evrede ise bizleri ya huzur ya da pişmanlıklar beklemektedir. Bilinçli olup pişman olmamak dileğiyle, Sağlıklı yaşam dileriz… ERIK ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM TABLOSU Evreler Yaş Aralığı Çatışmalar Evresi 0-1,5 Yaş Temel Güven Karşısında Güvensizlik Evresi 1-3 Yaş Bağımsızlık Karşısında Utanç ve Şüphe Evresi 3-5 Yaş Girişimcilik Karşısında Suçluluk Evresi 5-11 Yaş Üretkenlik Karşısında Küçük Görülme-Aşağılık Duygusu Evresi 12-19 Yaş Kimlik Kazanımı Karşısında Kimlik Karmaşası Evresi 20-30 Yaş Yakınlık Karşısında Yalnızlık Evresi 30-60 Yaş Üretkenlik Karşısında Durağanlaşma Evresi 60+ Yaş Benlik Bütünlüğü Karşısında Umutsuzluk

ericson un psikososyal gelişim evreleri