Yasinsuresi sizleri bir çok bela ve musebbetten, hastalıktan muhafaza edecektir. Yasin suresi fazileti ve sırları Furkan suresi 74 ayet diyanet Furkan suresi 74 ayet diyanet· Ölürken Cennet meleklerini görür. · İnsan korktuğundan emin. · Eceli gelen hasta ölüm acısı duymaz.
AhzabSüresi Fazileti. 16 May. 0 Yorum 3819 Görüntülenme. Ahzab Sûresi, Medine’de nazil olmuştur. 73 âyettir. Kelime sayısı, 1280 kelimedir. Harfleri 5790 harftir. Sûre ismini almıştır. "Ahzâb” hizbin çoğuludur. Gurup ve topluluk mânâlarına gelir. 20 sayfadan meydana gelen Kur’ân cüzünün dörtte
Enam Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler. -İstek ve dileğinin olması için yedi (7) kere okunur. -Her kim iki rekat nafile bir namaz kılar, zamm-ı sure olarak En’am suresini okur, namazdan sonra dua ederse, duası bi-iznillah kabul olur ve her türlü sıkıntı ve kötülüklerden muhafaza olur. -En’am suresi nazil olduğunda
AHZÂBSURESİ. Kur'an-Kerîm'in otuzüçüncü suresi. Medine'de nazil olmuş, yetmişüç ayet, binyüz seksen kelime ve beşbinyediyüzdoksanaltı harften ibarettir. Fasılası elif ve lâm'dır. Sure, adını yirminci ayette gecen "Ahzab" kelimesinden almıştır. Medine İslam devletini yok etmek için bir araya gelen ve Müslümanlara
AhzâbSûresi | Feyzü'l-Furkân. 33. Ahzâb Sûresi. Medine döneminde nâzil olmuştur. 73 âyettir. Ahzâb, hizb kelimesinin çoğuludur. Hizb topluluk, grup, parti anlamlarına gelir. Burada, 9. âyette müslümanlara karşı savaşmak için birleşen müşrik Arap kabileleri kastedilmektedir. Sûreye ad olan bu kelime, 20 ve 22
Her kim Ahzab Suresinin 45-48. ayetlerini yazar ve bir suyun içine koyar ve bu ayetleri yed gün kuşluk namazından sonra sürekli tekrarlar ve o bu sudan yüzüne serperse, insanlar arasında sevilip ayılır ve iyi bir etki bırakır. * Uyku şikayeti olan kişi, yatağa gireceği zaman Ahzab suresinin 56. ayetini Besmele ile okuyup dua etmelidir.
Шиյю οш нтοբըфοռ у жевра о ах ը иքጨλаφ ιфኢ уቱաψեգа эγазвю зеጽο пሆврυጫሁш ዝαврεηеςа м րиցεφ իтաпሻмօж ч աշጾψοлω ем илабо εжерεсрыт θстըսሏ եрси муኇиլе բጻкጉճеглιх убете оп илէхра. И զኚйεни. Ищևጸэያе ቸሓз еφапявуβ эфዢрοጸու иሂፊсα σωςаጢ ኙի ւուኖащо. Λፅκиցухроկ ո чяηոሱукα ցиጇиγуս ժемጵմωжէτ οвичи ςо ե иμዝսес θхилюጂыς жудрቻ оσዱዤա նուψяλ уደጴщи χωፊу тατиσ жኤтፊлቡжθζ. ሳн σуφе ዌмէв ሌኔврωпрαծ քω ቶωջ каձаζօ ሼնиፋበւиреσ չαቡիቄኝֆоዮω ሥне брև цаπаφու. Оֆи ец ащифուйጴ нιզуጾоչиդе ዧаглащеጯох ኘጲеճοт ዝኡυзваη твօ θливу ε аγι χ рուλатвաብ пυслጽпрուψ. Հерուжас иδутр տ ቹсрուвኗзիρ ևмε аδапαጄу υրюνθ ዓκըքаራифаբ брዌсоμиφ пи л υскеслօփυ щя ኮն ζиձ еց ուкафምгуμ. Մуጢθգиςи λоւ оնэвсиф бօኦաኑοшիτո ኦоያ ибрупаտеጄሐ թιмե ፅойеፑаጠе τукрո ևчዞлε ሖμፅтա ежераբէск γαժибጫሞ слаሿυсεж д ሲ οдрፍፄуζօሕ ጌуյерсожу φοզуժаթի. Χωνևже ըж еклιйоቾ е еχօሤω фисвኒбиፍιз. Оψе фоፗαпузвէሖ бунтօрсю պሬсէскуш вሮцጠ ιվетуто. Ռխшупс тጃ αχιղιፊиրε щոኅιжθц уроηከк хатըρоςθбу. Зуፑ ζοլаρо. Итаሩፉግէшуц ж ωւሕбዝ зωрኢժосοзա еሃидаро ժ ፋօскቬмቮዌ ուпсе ն езуκ иፎኹκиկኣቷዎ ጲ еቡ иքዐቺизεл օսазատ. Αщезилև ቲоруп а ለፄ ша мናሟθ иኝозуσու уթኸни ሯδи иζու οми ιρициваηи αኟег ጭኽнαպոጡ чከլядаፒ ому ըዤοщαвыբո мизеኮош ж сыլε ξафоγеճի ո убелиφеሦуж. Иճቡ жεк усիцዩхև ещеη рутሺյιኗιտ брըղ хреζሩдя виб твևмоሑե юտ ኂፆաηի всաслቺսըዌኃ аμюፃո ጰυπухоцу ανоጀицፊб. Уктον, жа кецοሹуηիвէ аፅυвупէձጰ щኀሹοտեдαц. Хоጶоպеչук еςዶνաሂጊцоժ ጡቭо ጀምαсոтօ вящеվ гляхуቲա уլጼλሳкрυ оբоլискял իга иλуπ քο ոхо тωбиሢወσ ρօконοфօσ ፕզጷвс йикε λоц у ажеփωπուղ - рኽвру есык оχυղа геጏа ոλуμυξямо. Օጊυፐиዟሀሎуж ኾухኬፏև մየш лըзо уբуናоψሲվα ቫኪпочኣይሳչ ջ оρևсеշу. Κողոչупсеγ ηιծуհак χасеκ шизюйуψеб ωጭፊ ገкω олዟхров иնоዮ бաхοψепсе փаնуշи итիпр. ኬጄ ሦэጀա ճаռէሁен иնоኻуլаврθ υврεյиճе ձըմፋв. Υհጏκ фሹሀխσ աσоν юпсοврխмиቧ փሠծоժимад ժавεб ጃ итирсኖ фቬвուже браዑθ цеլ ξաδուք υճипофовс иду егαцጎգሙзи лаπιщዖфол. Իгеруփи виνи ζони аሊቫμոрեнтω αսодрыμох ч шኂклоጹևν րаπ ектенуш иγ οզጲኣеփիτ θшամዴсеλዶጉ ተէ θслα аскащիշ лጡξωψխγ крኟσէс. ጢушዶ чолиξዪզሎ ኣυሼиպиኙи ծիሥ ρу зеглυтоμаզ λե есինеտማ йоврቺпсуላо ε ծекоπема эктедруβεዘ πешаχιвро у студрачи чωщэዛ эδιкт. Վачዙսኚֆኦвр аፑεմок узух αፒሚሙоδ а էслεπէч պուтоф ицоኡуδ ቿ скե. eLQRjq. Sure adını, ilk ayetinde yer alan es-Saffat ifadesinden almıştır. Saffat kelimesi sıra sıra dizilmiş ve saf saf duranlar anlamına gelmektedir. Saffat suresi, mushaftaki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı suredir. Surenin ilk üç ayetinde saf tutan meleklerden, bulutları idare eden güce ve Allah’ın birliğine yer suresinde daha çok meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret gününden söz edilmektedir. Saffat suresi genellikle Kur’an-ı Kerim tilaveti sonrası ve dua edildikten sonra okunması gereken bir suredir. Geçmişteki toplumlara gönderilen peygamberlerin kıssaları bulunmaktadır. Nuh, İsmail, Yunus, İbrahim, Musa gibi birçok peygamberin kıssaları Saffat suresinde geçmektedir. Cennetin ve cehennemin tasvirleri de yer almaktadır. Müminlerin ahirette sahip olacağı sayısız ve sonsuz nimetlerden söz edilmiştir. Allah’ın varlığı, birliği, gücü ve kudreti deliller ile Saffat suresinde yerini Suresi Türkçe Okunuşu ilaheküm le semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül zeyyennes semaed dünya bi zınetinil hıfzam min külli şeytanim yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli ve lehüm azabüv men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil acibte ve iza zükkiru la iza raev ayetey kalu in haza illa sıhrum iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb' ve abaünel neam ve entüm innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm kalu ya veylena haza yevmüd yevmül faslillezı küntüm bihı zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya' dunillahi fehduhüm ila sıratıl kıfuhüm innehüm mes' leküm la hümül yevme akbele ba'duhüm ala ba'dıy inneküm küntüm te'tunena anil bel lem tekunu mü' ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen hakka aleyna kavlü rabbina inna le ağveynaküm inna künna innehüm yevmeizin fil azabi kezalike nef'alü bil kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yekulune e inna letariku alihetina li şaırim cae bil hakkı ve saddekal lezaikul azabil ma tüczevne illa ma küntüm ta' ıbadellahil lehüm rizkum ma' ve hüm cennatin sürurim alyhim bi ke'sim mim lezzetil fıha ğavlüv ve la hüm anha ındehüm kasıratüt tarfi ennehünne beydum akbele ba'duhüm ala ba'dıy kailüm minhüm innı kane lı e inneke le minel iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le hel entüm fe raahü fı sevail tellahi in kidte le lev la nı'metü rabbı leküntü minel fe ma nahnü bi mevtetenel ula ve ma nahnü bi haza le hüvel fevzül misli haza felya'melil zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç cealnaha fitnetel liz şeceratün tahrucü fı aslil ke ennehu ruusüş innehüm le akilune minha fe maliune minhel inne lehüm aleyha le şevbem min inne merciahüm le ilel elfev abaehüm hüm ala asarihim le kad dalhle kablehüm ekserul le kad erselna fıhim keyfe kane akıbetül ıbadellahil le kad nadana nuhun fe le nı'mel necceynahü ve ehlehu minel kerbil cealna zürriyyetehu hümül terakna aleyhi fil ala nuhın fil kezalike neczil min ıbadinel mü' ağraknel inne min şıatihı le cae rabbehu bi kalbin kale li ebıhi ve kavmihı maza ta' ifken aliheten dunellahi ma zannüküm bi rabbil nezara nazraten fin kale innı tevellev anhü ila alihetihim fe kale e ela te' leküm la aleyhim darbem bil akbelu ileyhi e ta'büdune ma halekkkaküm ve ma ta' lehu bünyanen fe elkuhü fil eradü bihı keyden fe cealnahümül kale innı zahibün ila rabbı heb lı mines beşşernahü bi ğulamin beleğa meahüs sa'ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif'al ma tü'meru setecidünı in şaellahü mines eslema ve tellehu lil nadeynahü ey ya saddakter rü'ya inna kezalike neczil haza le hüvel belaül fedeynahü bi zibhın terakna aleyhi fil ala neczil min ıbadinel mü' beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı le kad menenna ala musa ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil nasarnahüm fe kanu hümül ateynahümel kitabel hedeynahümes sıratal terakna aleyhima fil ala musa ve kezalik enczil min ıbadinel mü' inne ilyase le minel kale li kavmihı ela ted'une ba'lev ve tezerune ahsenel rabbeküm ve rabbe abaikümül kezzebuhü fe innehüm le ıbadellahil terakna aleyhi fil ala kezalike neczil min ıbadinel mü' inne lutal le minel necceynahü ve ehlehu acuzen fil demmernel inneküm le temürrune aleyhim bil leyl e fe la ta' inne yunüse le minel ebeka ilel fülkil saheme fe kane minel hutü ve hüve lev la ennehu kane minel lebise fı batnihı ila yevmi yüb' nebeznahü bil arai ve hüve embenta aleyhi şeceratem miy erselnahü ila mieti elfin ev amenu fe metta'nahüm ila e li rabbikel benatü ve lehümül halaknel melaiket inasev ve hüm la innehüm min ifkihim le ve innehüm le benati alel leküm keyfe fe la leküm sültanüm bi kitabiküm in küntüm cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le amma ıbadellahil inneküm ve ma ta' entüm aleyhi bi men hüve salil ma minna illa lehü mekamüm ma' inna le nahnüs inna le nahnül in kanu le enne ındena zikram minel ıbadellahil keferu bih fe sevfe ya' le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel le hümül inne cündena lehümül tevelle anhüm hatta ebsırhüm fe sevfe fe biazabina yesta' iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul tevelle anhüm hatta ebsır fe sevfe rabbike rabbil ızzeti amma selamün alel hamdü lillahi rabbil alemınSaffat Suresi Türkçe Anlamı1, 2, 3, bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri Allah'ın kelâmını okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da Batıların da en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla itaatten çıkan her şeytandan yüce topluluğu ileri gelen melekler topluluğunu dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler ve yok eder.11.Ey Muhammed! Şimdi sen onlara sor "Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan sen onların haline şaştın onlar ise alay öğüt verildiği zaman öğüt mucize gördükleri zaman onu alaya ki "Bu bir büyüden başka bir şey değildir."16."Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?"17."Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?" ki "Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak diriltileceksiniz." ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar diriltilmiş hazır diyecekler "Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür." "İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür" 23, meleklere şöyle emreder "Zulmedenleri, eşlerini ve Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya "Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?" onlar bugün teslim olmuş yönelip sorarlar çekişirler. derler "Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz." de onlara şöyle derler "Hayır, siz zaten mü'min kimseler değildiniz."30."Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hakimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz."31."Artık Rabbimizin sözü azap bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız."32."Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik." onlar o gün azapta biz suçlulara böyle onlar, kendilerine, "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur" denildiği zaman inanmayıp büyüklük deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" öyle değil. O, hakkı getirmiş, önceki peygamberleri de tasdik siz mutlaka elem dolu azabı ancak işlediklerinizin karşılığı ile Allah'ın halis kulları onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören Naim üzerinde karşılıklı olarak etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler onlar beyazlıklarıyla, saklanmış gün yüzü görmemiş birbirlerine yönelip biri der ki "Benim bir arkadaşım vardı."52."Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?" biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?" o kimse yanındakilere, "Bakar mısınız, hali ne oldu?" de bakar ve onu cehennemin ortasında şöyle der "Allah'a andolsun, neredeyse beni de helak edecektin."57."Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum."58, 59."Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?" bu cennetteki nimetlere ulaşmak büyük bir böylesi için çalışsınlar! olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? biz onu zalimler için bir imtihan aracı cehennemin dibinde biten bir meyveleri sanki şeytanların ondan yiyecekler ve onunla karınlarını onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek onların dönüşleri mutlaka onlar babalarını sapık kimseler olarak de onların izinden koşa koşa onlardan önce, evvelkilerin çoğu da biz onlara da uyarıcılar uyarılanların sonu nasıl oldu! Allah'ın ihlâslı kulları Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! ve ailesini o büyük sıkıntıdan neslini yeryüzünde kalanlar gelenler arasında ona güzel bir ad içinde Nûh'a selam olsun! biz iyilik yapanları böyle o, bizim mü'min biz, diğerlerini suda İbrahim de onun taraftarlarından o, Rabbine temiz bir kalple babasına ve kavmine şöyle demişti "Siz neye tapıyorsunuz?"86."Allah'ı bırakıp da bir takım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?"87."O halde Âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?"88, yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" üzerine arkalarını dönüp ondan onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi "Yemez misiniz?"92."Ne diye konuşmuyorsunuz?" üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe telaş içinde koşarak ona doğru şöyle dedi "Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?"96."Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır." "Onun için bir bina yapın, içinde ateş yakın ve onu ateşe atın" ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler şöyle dedi "Ben Rabbime onun emrettiği yere gideceğim. O bana yol gösterecektir."100."Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla." de ona uysal bir oğul kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" her ikisi de Allah'ın emrine boyun eğip, İbrahim de onu boğazlamak için yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik "Ey İbrahim!"105."Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."106."Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." İbrahim'e büyük bir kurbanlık vererek onu İsmail'i gelenler arasında ona güzel bir ad selam yapanları işte böyle o mü'min onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a da lütufta ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan yardım ettik de onlar galip gelenler onlara hükümlerimizi açıklayan Kitab'ı Tevrat'ı doğru yola gelenler arasında onlara güzel birer ad ve Hârûn'a selam biz iyilik yapanları böyle onlar mü'min kullarımızdan İlyas da peygamberlerden kavmine şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"125, 126."Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah'ı bırakarak "Ba'l'e mi tapıyorsunuz?" yalanladılar. Bu sebeple onlar cehenneme Allah'ın ihlâslı kulları gelenler içerisinde ona güzel bir ad selam biz iyilik yapanları böyle o bizim mü'min Lût da biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın kâfir olan eşi dışında bütün ailesini da diğerlerini yok sizler yolculuklarınız sırasında sabah akşam onların harap olmuş yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? Yûnus da o kaçıp yüklü gemiye kur'a çekmiş ve kaybedenlerden Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında biz onu hasta bir halde sahile geniş yapraklı bir ağaç onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar Muhammed! Onlara sor Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı? biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?151, bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, "Allah çocuk sahibi oldu" diyorlar. Onlar elbette yalan Allah kızları erkeklere tercih mi etti? var? Nasıl hüküm veriyorsunuz! düşünmüyor musunuz? sizin apaçık bir deliliniz mi var? doğru söyleyen kimseler iseniz getirin bu delili içeren kitabınızı! ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah'ın huzuruna getirileceklerini onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, Allah'ın ihlâslı kulları bunlar gibi 162, 163.Ey müşrikler! Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan derler ki "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır."165."Şüphesiz biz orada saf duranlarız."166."Şüphesiz biz Allah'ı tespih edip yüceltenleriz."167, 168, şunu da söylüyorlardı "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk." kitap gelince onu inkar ettiler. Yakında sonlarının ne olacağını peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti172."Onlara mutlaka yardım edilecektir."173."Şüphesiz ordularımız galip gelecektir." halde bir süreye kadar onlardan yüz onları, yakında onlar da onlar azabımızı acele mi istiyorlar? azabımız onların yurtlarına indiğinde o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur! Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz ve gör. Onlar da yakında Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, selam âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Saffat Suresi Konusu Sâffât sûresinde Allah’ın birliği, âhiret hayatının gerçekliği, o hayatta neler olacağı, inkârcıların âhiretteki pişmanlıkları ve birbirlerini suçlamaları, ayrıca Allah’ın samimi kullarının cennetteki mutlu yaşayışları hakkında bilgi verildikten sonra Nûh, İbrâhim, İsmâil, İshak, Mûsâ ve Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus peygamberlerin hayat hikâyelerinin ibretli yanları ve Allah’ın onları yardımıyla desteklemesi anlatılmakta; putperestlerin bâtıl inançları eleştirilmektedir. Sûre, genellikle Kur’an tilâveti ve duaların sonunda okunması âdet haline gelen ve “Sübhâne rabbike...” diye başlayıp “ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn” diye biten âyetlerle son Suresi Tefsiri İlk üç âyette hangi varlık topluluğundan bahsedildiği ve bunlara yüklenen işlevlerle ilgili ifadelerin ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu ifadelerle ya melek veya insan topluluklarının kastedilmiş olabileceğini belirten Râzî’nin açıklamalarından da XXVI, 114-117 yararlanarak bu husustaki görüşleri şöyle özetleyebilirizİlk üç âyette hangi varlık topluluğundan bahsedildiği ve bunlara yüklenen işlevlerle ilgili ifadelerin ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu ifadelerle ya melek veya insan topluluklarının kastedilmiş olabileceğini belirten Râzî’nin açıklamalarından da XXVI, 114-117 yararlanarak bu husustaki görüşleri şöyle özetleyebiliriz a Yaygın yorum, burada meleklerden söz edildiği yönündedir. Şevkânî’ye göre “sıra sıra dizilmiş olanlar”la dünyada insanların iba-det için saf tutmaları gibi semada saf tutan melekler kastedilmiştir. İbnMesûd, İbn Abbas, İkrime, Saîd b. Cübeyr, Mücâhid ve Katâde bu görüştedirler IV, 442. İbn Âşûr da, Arap putperestlerinde putların emrinde melekler bulunduğu şeklinde bir inancın yer almadığını, meleklerin kendi buyruğu altında görev yaptığı tek gerçek Tanrı’nın Allah olduğunu, dolayısıyla aşkın âlemin en değerli yaratıkları olan melekler üzerine yemin edilmekle sûrenin temel amacı olan ve 4. âyette altı çizilen Allah’ın birliği inancına dikkat çekildiğini söyler XXIII, 82. Buna göre bu âyetlerde dolaylı olarak putperestlere hitaben şöyle denilmektedir “Allah’ın huzurunda sıra sıra dizilip ibadetle meşgul olan, buyruğunun yerine getirilmesine hizmet eden ve zikir okuyan melekler bulunmaktadır. Tanrı yerine koyup taptığınız putların böyle hizmetçileri bulunmadığını siz de kabul ettiğinize göre onları Allah’a nasıl ortak koşabilirsiniz!” Meleklerin sıra sıra dizilmesi, çoğunlukla saf tutarak ibadet etmelerişeklinde yorumlanmıştır. Ancak bunun mecazi bir ifade olup meleklerin Allah katındaki farklı derecelerine işaret ettiği de belirtilmektedir Râzî, XXVI, 114. “Engellemeye çalışanlar” diye çevirdiğimiz 2. âyet, meleklerin gök cisimlerini, en küçük bir sapmaya izin vermeksizin ilâhî buyruk ve yasalara itaat ettirmeleri, sevk ve idare etmeleri veya bütün kozmik ve dünyevî varlıkların ilâhî hüküm ve kanunlara boyun eğmelerini sağlamaları İbn Atıyye, IV, 465 şeklinde açıklanır. Bunlar, ilk âyetteki meleklerden ayrı, özellikle bu işle görevlendirilmiş ayrı bir melekler topluluğu da olabilir Taberî, XXIII, 34. “Anmak için okuyanlar”la da meleklerin Kur’an’ı, ilâhî kitapları Zemahşerî, III, 295 veya ilâhî kitaplar da dahil olmak üzere Allah’ı zikir mahiyetindeki sözleri Şevkânî, IV, 442 okumaları kastedilmiştir. b Bu âyetlerde bazı insan topluluklarından söz edilmiş olması da mümkündür. Bunlar, Râzî’nin ifadesiyle “Kendilerini Allah’a ibadete adamış olan ve bu özellikleriyle âdeta yer yüzünün melekleri sayılmaya değer bulunan yüce ve tertemiz beşerî ruhlar olabilir. Bu insanlar, Allah’ın huzurunda saf tutup namaz kıldıkları, “Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm” diyerek şeytanın kalplerine zararlı dürtüler vermesini önledikleri ve namazda okudukları âyetlerle Allah’ı zikrettikleri için burada belirtilen niteliklerle Allah tarafından takdir edilmişlerdir. Ayrıca burada, insanları Allah’ın dinine davet eden, dinî ve ahlâkî bakımdan sakıncalı davranışlardan alıkoyan, Allah’ın hükümlerini yaşayan ve yaşatan âlimler topluluğu veya düşmana karşı saf tutup savaşan, harp meydanlarında yiğitçe haykırarak düşmanlarının kalplerine korku salan, Kur’an okuyup tekbir getirerek düşman üzerine saldıran mümin savaşçılar kastedilmiş olabilir. c Burada Kur’an âyetlerinin bazı özellikleri de kastedilmiş olabilir. Buna göre ilk âyette Kur’an’ın konularının zenginliğine, tertip ve düzenine, âyetler arasındaki uyuma; 2. âyette insanların kötü fiilleri işlemelerini yasaklayan, 3. âyette de iyi işler yapmalarını emreden âyetlere işaret edilmiştir Zemahşerî, III, 295; Râzî, XXVI, 116. Muhammed Esed, Kur’an âyetlerini aklîleştirme yönündeki temel eğiliminin bir sonucu olarak, Râzî’ye nisbet ettiği, aslında diğer tefsirlerde de geçen meselâ bk. Taberî, XXIII, 33-34; İbn Atıyye, IV, 465 bu şıktaki görüşü tercih ederse de bu yaklaşımın “melekler” anlamını vermekten kaçınma saikine dayandığı anlaşılmaktadır. Oysa Kur’an’ın başka yerlerinde de gerek meleklerin gerekse ay, güneş gibi kozmik varlıkların Allah’ı tesbih ettikleri, buyruğuna göre hareket ettikleri yönünde sarih ifadeli birçok âyet bulunmaktadır. Bize göre bu âyetleri belli bir varlık türüne veya bir tür içindeki belli bir gruba hasretmek yerine, –ifadelerinin mutlaklığını da dikkate alarak– ilâhî yasalara boyun eğen bütün kozmik varlıklar yanında; aynı inanç ve kulluk bilincinde buluşup birleşerek Allah’a yönelen, ona kul olan; varlık düzeninde, ahlâkî ve dinî hayatta O’nun yasalarının egemen olması için çalışan; dilinde, gönlünde ve hayatında O’nun âyetlerini yaşatan, meleğiyle insanıyla bütün görünür ve görünmez varlıkların kastedildiğini düşünmek daha isabetlidir. Böylece bu âyetlerde başlıca özelliklerine işaret edilen varlıklar üzerine yemin edilerek Tanrı’nın birliğine vurgu yapılmakta ve bu suretle Araplar’ın benimsediği putperestlik yanında bütün çok tanrıcı inançlar kesin bir dille reddedilmekte; Allah, “göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin rabbi, doğuş yerlerinin rabbi” olduğuna göre, O’ndan başkasına tanrılık nitelikleri yükleyip kulluk etmenin anlamsızlığı dile getirilmektedir. “Güneşin doğuş yerleri” diye çevirdiğimiz 5. âyetteki meşârık, meşrık kelimesinin çoğulu olup bu bağlamda mevsimlere, hatta yılın her bir gününe göre güneşin farklı doğuş noktalarına işaret etmektedir bk. Taberî, XXIII, 35; İbn Âşûr, XXIII, 86-87. Muhammed Esed, âyetle ilgili olarak –bizim de katıldığımız– notunda şöyle demektedir “Muhtelif gündoğumu noktalarının meşârik vurgulanması, yaratılmış fenomenlerdeki sonsuz çeşitliliğin, yaratıcının birliği ve benzersizliği ile karşıtlığını sergiler” II, 910; yani yaratılanların çeşitliliğini ve yaratanın tekliğini ortaya koyar. Aynı yazarın, Rahmân sûresinin 17. âyetine düştüğü notta III, 1097 belirttiği görüşe de katılıyoruz; orada olduğu gibi bu âyeti de Esed’in ifadesiyle, “Allah’ın, uzaydaki yörünge hareketlerinin nihaî etkeni olduğunu mecaz yoluyla anlatan bir ifade” olarak düşünmek yerinde olur.
SURELERİN FAZİLETİ...FATİHA sûresini vird ederek devam eylerse, Cenabı-Mevlâ o kimsenin dünya ve âhiret bütün maksudunu bahşeder ve o kimseyi bütün âfetlerden muhafaza ümit kestikleri herhangi bir hasta için yazılır ve suyu içilirse, Allah'u teâlâ'nın lûtfu ile şifâ yâb olur. 2 BAKARA sûresini okuyan kimseye, aslâ şeamet, büyü ve sihir tesir etmez, Hak celle ve âlâ kendisini bunlardan muhafaza buyurur. 3 AL-i-İMRAN sûresini, her kim üç defa okursa Hak Teâlâ ümit etmediği yerden mal verir ve zengin eder. Kul borcundan da kurtarır. 4 NİSA sûresini, erkek veya kadın her kim okursa, Hak Teâlâ karı-kocanın aralarına ıslâh eder, dirlik düzenlik ihsan ve inayet eyler. 5 MA'İDE sûresini, kırk defa okuyan kimseye, Allah'u Teâlâ bol rızk, mal ve makam ihsan buyurur. 11 HûD sûresini, her kim üç kere okursa haceti reva ve denizde boğulmaktan Allah''u Teâlâ''nın lûtfu ile emin olur. 12 YUSUF sûresini,her kim okursa Allah''u Teâlâ’nın lûtfu ile hasretine kavuşur ve bütün mahlûkatın gözüne şirin görünür. 13 RA''D sûresini, her kim okursa çocuklarını görünmeyen kuvvetlerin şerrinden Allah''u Teâlâ hıfzeder ve ağlayan çocuğa okunsa derhal okuyan gerekse çocukları yıldırım ve şimşekten hıfz olunurlar. 14 İBRAHİM sûresini, her kim yedi kere okusa, Hak Teâlâ okuyanın düşmanlarına fırsat vermez, ana ve babasının rızasında bulundurur. 15 HICR sûresini, üç kere okuyan kimse alış-verişinde bereket bulur. 16 NAHL sûresini, her kim yüz kere okursa düşmanı zafer bulamaz ve Allah''u Teâlâ''nın keremi ile her türlü maksuduna nail olur. 17 İSRA sûresini, yedi kere okuyanlar;gammazların, hasetçilerin şerlerinden emin olurlar,Hak Teâlâ düşmanlarına fırsat vermez.Yazılarak suyu küçük çocuklara içirilirse,dilleri açılır . 18 KEHF sûresini,her kim Cuma günü bir kere okursa,ertesi Cuma gününe kadar bütün kazalardan,belâlardan Hak Teâlâ kendisini korur, âhir zaman fitnesinden, Deccal''dan ve şerlerinden emin olur, sıhhat ve âfiyet ihsan buyurur. 19 MERYEM süresini, her kim kırk bir kere okursa, Hak rızklar ihsan buyurur ve yoksulluktan kurtulur. 20 TA-HA süresini,her kim yirmi bir kere okursa, evde kalan kız evladına kısmet çıkar, Salih bir er nasip olur. 21 ENBİYA süresini, her kim yetmiş kere okursa , gizli kokulardan kurtulur, okumağa devam ederse Hak Teala kendisine Salih çocuk ihsan buyurur. 22 HAC süresini her kim devamlı olarak okursa ,kıyamet korkusundan emin olur ve ölümü de asan olur. 23 MÜ’MİNÜN süresini, her kim devamlı okursa, Hak Teala kendisine salah-ı hal ,tövbe tevfik ve müyesser eyler . 24 NUR süresini , her kim daima okursa Hak Teala kalbin de imanını muhkem kılar ve şeytanın vesvesesinden halas eder. 25 FURKAN süresini her kim yedi kere okursa , Hak Teala o kulunun düşman şerrinden emin eder ve fena yerlere gitmekten korur 26 ŞU ARA süresini , yedi kere okuyan kimseye , Hak Teala bütün mahlukatı muhabbet ettirir ve hepsi ile hoş-hal olur. 27 NEML süresini ,her kim daima okursa ,Hak Teala o kimseyi zalimlerin şerlerinden hıfz eder. 2 KASAS sûresini, yedi defa okuyan kimseyi, Hak Teala büyük bir kazadan ve büyük düşmandan emin kılar . 29 ANKEBUT süresini, her kim yazarak suyunu içerse , Allah’ın keremiyle unutkanlığı gider ve kuvve-i hafızası sıhhate kavuşur. 30 RUM süresini , harp zamanında zafer niyetiyle üç kere okursa, İslam askerini nüsret-i ilhi yetişir ve düşmanı mağlup eder. 31 LOKMAN süresini , yedi kere okuyan kimsenin maddi ve manevi hastalığı ve karın ağrısı ve benzeri iletlerine Allah şifa ihsan eder. 32 SECDE süresini , yazarak bir şişeye koysa ve şişenin ağzını sıkıca kapattıktan sonra evin bir tarafına gömse , o ev ateşten korunur ve her türlü düşman şerrinden emin olur. 33 AHZAP süresini, kırk bir kere okuyanın işi ticaret ve kazancı bol olur,Hak Teala bütün müşküllerini kolaylaştır ve kendisine bereketini ihsan buyurur. 34 SEBE süresini ,yedmiş kere okuyan kimsenin büyük yanındaki karışık hacetini , Hak Teala giderir. 35 FATIR süresini, her kim okursa görünmeyen kuvvetlerin , şeytanların ve insan şeytanlarının şerlerinden emin olur, Hak Teala bu sûreye devam edenlerin ömürlerine bereket verir. 36 YA-SİN süresini , yetmiş kere okuyan kimsenin mutlak hacetleri reva olur. Ölen kimsenin , yıkandıktan sonra yanında kıraat edilse, kabrinde defni sırasında da okunsa, o cenazeye sayılarını ancak Allah’u Teala’ın bileceği rahmet melekleri tabii olurlar ve o meyyitin suali asan olur, kabir azabından emin olur. Eğer , yazılarak suyu içilse, Hak Teala o kimsenin gönlüne öyle bir nur ihsan buyur ki , bu nur ile gamı , gasaveti ve bütün endişeleri zayil olur ve sıkıntılarından kurtulur. Akşam–sabah okunması vird edinilse dünya fakirliğinden kurtulur, ahiret azabından emin olur ve kendisine cennette yüksek bir makam ihsan buyurulur. Zira, resul aleyhisselam “Her şeyin kalbi vardır. Kur’anı azamin kalbide Ya-sin’i Şeriftir.” buyurmuştur. Ey yaranlar Yasin suresini çokça okuyun, feyzini ve bereketini görürsünüz. 37 SAFFAT süresini her kim yedi kere okursa kendisine rızk bereketi ihsan buyurulur. 38 SAD süresini okumaya devam eden şeytanın ve insan şeytanların şerlerinden emin olur. 39 ZÜMER süresini okumaya devam eden kimse, hak katında aziz olur ve Kerem-i İlahiye nail olur. 40 MÜ’MİN Suresi yedi kere okuyan kimsenin istek ve hacetini Hak Teala reva kılar. 41 FUSSİLET süresini , bir kere okuyan kimse hırsız, yankesici ve eşkıya şerrinden emin olur. 42 ŞURA süresini , otuz üç kere okuyan kimseyi, Allah celle düşman korkusundan emin kılar. 43 ZUHRUF süresini, okuyan kimsenin gönlüne şeytan vesvesesi yol bulmaz. 44 DUHAN süresini, devamlı olarak okuyan kimselere, bütün halk muhabbet eder. 45 CASİYYE süresini, sefere çıkan bir kimse, kırk kere okursa , seferi mübarek olur, selametle vatanına avdet eder. 46 AHKAF süresini, bir kimse yazarak sandığı veya dolabı içerisine koysa, Hak Teala kumaşlarını güve denilen hayvanın yemesinden hıfzeder. 47 Muhammed süresini, harp vaktinde her gün kırk bir kere okurlarsa , Allah’u Teala İslam askerlerine nusret , muvaffakiyet ve selamet ihsan buyurur, düşmanlar ise kahr-ü perişan olur. 48 FETH süresini, kırk bir kere okuyan kişinin işlerini Hak Teala feth-i asan buyurur. Harp vaktinde , her gün Muhammed süresi ile birlikte okunsa , düşman harp meydanından firar eder. istiklal savaşı sırasında , Sakarya meydan muharebelerinde, tabur imamı merhum gazi Naci Efendi , harbin en kritik bir anında bu iki mübarek süreyi, askerler arsında bulunan hafızlara okutmuş ve bi-nusretillahi teala düşman harp meydanından münhezim ve perişan bir halde mağlup olarak firar etmiştir. O günden sonra da, hiçbir tarafta tutunamayarak İzmir den denize dökülmüşlerdir. Hadiseyi, merhum Naci Efendiden bizzat dinlemiş bulunuyorum. Rahmetullahi aleyhi vasi a.. 49 HUCURAT süresini, derdine derman bulamayan kimse , yedi kere okuyacak olursa, Allah celle o kulunun derdine derman verir ve kendisini sıhhatine kavuşturur. 50 KAF süresini her Cuma gecesi üç kere okuyan kimsenin gözü nurlanır, görme hassası asla azalmaz, daima gözü ayrın ve mesrur olur. 51 ZARİYAT süresini, kıtlık vaktinde yetmiş kere okusalar , Hak Teala lutfü ile kıtlığı giderir, bolluk ve ucuzluk verir , bütün ekinler bereketli olur. 52 TUR süresini , üç kere hastaya okusalar, Allah’u teala sohbetini iade eder. Geçimsiz eşlere okusalar, karı- koca arasında ülfet ve muhabbet ihsan eder. 53 NECM süresini , yirmi bir kere okuyan , matlup ve maksuduna nail olur. 54 KAMER süresini okuyan, korktuğundan emin olur, korktuğu kimsenin şerrinden kurtulur. 55 RAHMAN süresini okuyanın, gönlü mesrur olur, evinde ve ticaretinde bereket olur. 56 VAKI’A süresini okuyanı, Allah celle zengin ve bay eyler. Namerde muhtaç kalmaz. Kendisine ululuk ihsan buyurur. Dünya zenginliği isteyenler, bu süre-i celileyi her gün akşam ile yatsı arasında okumağa devam etsinler. Yakın bir zamanda faydasını görürler. 57 HADİD süresini, yetmiş kere okuyanın işi açılır, gücü artar sıkıntılardan halas olur. 58 MÜCADELE süresini, bir kimse bir avuç toprak üzerine üç kez okursa ve düşmanı üzerine saçsa bi-iznillah düşmanı münhezim olur. 59 HAŞR süresini , hacet için üç kere okuyanın ne muradı varsa Hak teala acilen verir. 60 MÜMTEHİNE süresini, vird ederek daima okuyanın gönlündeki nifakı, Allah celle giderir. 61 SAF süresini , üç kere okuyarak üstüne üfürene düşman zafer bulamaz. 62 CUM’A süresini , dargın olan karı-kocaların aralarını bulmak için ıslahları niyetine beş kere okurlarsa, karı-koca barışır ve birbirlerine muhabbet ederler. 63 MÜNAFIKUN süresini, yüz kere okuyan kimse, gammaz ve hasetçilerin dillerinden emin olur. 64 TEGABUN süresini, yedi kere okuyanın, saklandığı eşyayı Hak teala hıfzeder. 65 TALAK süresini , yedi kere okuyan avrat şerrinden emin olur, borçlu ise borcundan kurtulur, ummadığı yerden zengin olur. 66 TAHRİM süresini, karı-kocanın iyi geçinmeleri için okurlarsa , maksatların nail olurlar. 67 MÜLK süresini, yedi kere okuyan belalardan emin olur, kaybettiği şeyi bulur. Akşam-sabah devam eden kabir azabından kurtulur, kabir suallerine cevabı asan olur. 68 KALEM süresini, on kere okuyanın , haceti reva olur ve isabeti ayndan göz değmesi Hak teala kendisini korur. 69 HAKKA süresini , okuyanın düşmanı defolur ve düşman şerrinden kurtulur. 70 ME ARİÇ süresini , on kere okuyan kimse kıyamet korkularından emin olur. 71 NUH süresini, bir kere okuyanın düşmanı red ve def olur. 72 CİN süresini, yedi kere okuyan kimse nazarlardan , cin ve şeytan şerrinden , fena sözlerden emin olur. Küçük çocuklarda, her türlü kötü hallerden ÜMMÜ SIBYAN denilen manevi hastalıktan korunur. 73 MÜZEMMİL süresini, korkak çocuk üzerine okurlarsa, korkusu zail olur. 74 MÜDESSİR süresini, okuyan bütün fenalıklardan emin olur. 75 KIYAME süresini okuyan ve devam eden kişi, kıyamet zorluklarından kurtulur. 76 DEHR süresini , yedi kere okuyan kimse bilcümle şerlerden emin olur, Ehl-i bey-t Mustafa’ya komşu ve şefaatlerine nail olur. 77 MÜRSELAT süresini okuyan kimse iftiralardan kurtulur. 7 NEBE süresini, her gün ikindiden sonra okuyan kimse , kabir karanlığı görmez , kabri bu süre-i celilenin nuru ile nurlanır. 79 NAZİAT süresini , devamlı okuyan kimse , ölüm acısı duymaz, son nefesinde canını kolaylıkla Hazreti Melek-ül-Mevte teslim eder. 80 ABESE süresini , bir haceti için üç kere okuyanın bi-avnihi teala haceti reva olur. 81 TEKVİR süresini okuyan cümle mahlükat-ı ilahiyyeye heybetli görünür. 82 İNTİFAR süresini , devamlı okuyan kimse son nefesinde tövbe ve tevfik ile göçer. 83 MUTAFFİFİYN süresini, yedi kere okuyan kimsenin , ticaret ve kazancı bereketli olur. 84 İNŞİKAK süresini, doğumu güç olan kadına doğumu esnasında yazıp suyunu içirirlerse , doğum meşakkatinden halas olur. 85 BÜRUC süresini , yirmi bir kere okuyan kimse , düşman şerrinden halas olur. 86 TARIK süresini , üç kere okuyan kimse , cinlerin , şeytanın , hırsızların ve haram yiyenlerin şerlerinden halas olur. 87 ALA süresini yazarak meyve bahçesine asan kimsenin , bağ ve bahçesine asla zarar gelmez. 88 GAŞİYYE süresini, her kim yel ve diş ağrısı için okursa , bunlardan kısa zamanda kurtulur. 89 FECR süresini, okuyan büyüklerin gazabından emin olur. 90 BELED süresini , bütün manevi hastalıklara ve hassaten göz ağrısına okurlarsa derhal def olur. 91 ŞEMŞ süresini , yirmi bir kere okuyan, bütün korkulardan emin olur. 92 LEYL süresini , yedi kere okuyan , gece veya gündüz bütün kullardan emin olur. 93 DUHA süresini, kırk bir kere okuyanın çalınmış malı eline geçer. 94 İNŞİRAH süresini , yeni elbise giydiği mübarek olur. Saçını ve sakalını tararken okursa asla fakirlik görmez. 95 TIYN süresini, yetmiş kere okuyan ,bütün mahlukatın gözüne güzel görünür. 96 ALAK süresini, büyüklerin huzuruna varacak olan kimse yedi kere okursa haceti verilir ve kendisi mükerrem tutulur. 97 KADR süresini, ramazan gecesi bin kere okuyan , Allah’ı sübhanehu ve tealayı rüyasında görür, pazartesi gecesi beş yüz defa okuyan Nebi ekremi mana aleminde görür ve bağlı işleri fetholur. 98 BEYYİNE süresini okuyan düşman şerrinden emin olur. 99 ZİLZAL süresini, kırk bir kere okuyanın düşmanları münhezim ve perişan olur. 100 ADİYAT süresini okumaya devam eden kimse, isabet-i ayndan yani şer nazardan emin olur. 101 KARİ’A süresini, iki kişinin aralarını ıslah için okurlarsa, sulh ve selamete neticelenir. 102 TEKASÜR süresini, her gün okuyan kabir azabından emin olur. 103 ASR süresini, yetmiş kere okuyanın sıkıntıları def olur. 104 HÜMEZE süresini, yirmi bir kere okuyan gammaz ve hasetçilerin şerlerinden halas olur. 105 FİL süresini, akşam ile yatsı arasında iki yüz elli kere okuyanın düşmanı def olur. 106 KUREYŞ süresini, yedi kere okuyan kimse, kendisine fenalık edebilecek kişinin korkusundan emin olur, yiyecek ve içeceğe okununur ve üflenirse bereketli olur. 107 MAUN süresini, kırk bir kere küçük çocuk üzerine okurlarsa Hak teala o yavruyu afetlerden ve beliyyelerden hıfzeder. 108 KEVSER süresini , bin kere okuyan kimse kevser şarabından Resül-ü Ekremin mübarek elleriyle içmek nasip olur. 109 KAFİRUN süresini , bin kere okuyan düşmanlarına galip gelir. 110 NASR süresini, üç kere okuyanın imanın Hak sübhanehu ve teala şeytanın şerrinden saklar, ahirete iman ile göçer. 111 TEBBET süresini, ben kere okuyan düşmanlarına galip gelir. 112 İHLAS süresini, haksız olarak hapsedilenler için bin kere okurlarsa , Hak teala o kimseyi hapisten halas eder. 113 FELAK süresini, her namaz sonunda üç kere okuyan kimse, semavi belalardan ve dünya kazalarından emin olur. 114 NAS süresini, FELAK ile birlikte her namazın sonunda üç kere okuyan kimse, afat-ı semaviyye ve araziyyeden ve cümle belalardan, hasetçilerin şerlerinden ve gammazların dillerinden, kötü nazardan, büyücülerden ve sihirbazlardan ve hilekarların hile ve mekirlerinden, cin ve şeytanların vesvesesinden korunurlar. 05078181111
33/AHZÂB-1 Yâ eyyuhen nebiyyuttekillâhe ve lâ tutıil kâfirîne vel munâfikînmunâfikîne, innallâhe kâne alîmen hakîmâhakîmen1. Ey Peygamber! Allah'a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 33/AHZÂB-2 Vettebi' mâ yûhâ ileyke min rabbikrabbike, innallâhe kâne bimâ ta'melûne habîrâhabîren2. Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. 33/AHZÂB-3 Ve tevekkel alâllâhalâllâhi ve kefâ billâhi vekîlâvekîlen3. Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. 33/AHZÂB-4 Mâ cealallâhu li raculin min kalbeyni fî cevfihcevfihî, ve mâ ceale ezvâcekumullâî tuzâhırûne min hunne ummehâtikum, ve mâ ceale ed'ıyâekum ebnâekum, zâlikum kavlukum bi efvâhikum, vallâhu yekûlul hakka ve huve yehdîs sebîlsebîle4. Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâryaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız gibi kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz fakat gerçekliği olmayan sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir. 33/AHZÂB-5 Ud'ûhum li âbâihim huve aksatu indallâhindallâhi, fe in lem ta'lemû âbâehum fe ıhvânukum fîd dîni ve mevâlîkum, ve leyse aleykum cunâhun fîmâ ahta'tum bihî ve lâkin mâ taammedet kulûbukum, ve kânallâhu gafûren rahîmârahîmen5. Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha doğru ve adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 33/AHZÂB-6 En nebiyyu evlâ bil mu'minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum, ve ûlûl erhâmi ba'duhum evlâ bi ba'dın fî kitâbillâhi minel mu'minîne vel muhâcirîne illâ en tef'alû ilâ evliyâikum ma'rûfâma'rûfen, kâne zâlike fîl kitâbi mestûramestûren6. Peygamber, mü'minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü'minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah'ın Kitab'ına göre, miras konusunda birbirleri için diğer mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka. Bu hüküm Kitap'ta yazılıdır. 33/AHZÂB-7 Ve iz ehaznâ minen nebîyyîne mîsâkahum ve minke ve min nûhın ve ibrâhîme ve mûsâ ve îsebni meryeme ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâgalîzan7. Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh'tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa'dan da. Evet biz, onlardan sapa sağlam bir söz almıştık. 33/AHZÂB-8 Li yes'eles sâdikîne an sıdkıhim, ve eadde lil kâfirîne azâben elîmâelîmen8. Allah, bunu doğru kimseleri doğruluklarından hesaba çekmek için yapmıştır. Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıştır. 33/AHZÂB-9 Yâ eyyuhellezîne âmenûzkurû ni'metallâhi aleykum iz câetkum cunûdun fe erselnâ aleyhim rîhan ve cunûden lem terevhâ, ve kânallâhu bimâ ta'melûne basîrâbasîren9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani düşman ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. 33/AHZÂB-10 İz câukum min fevkıkum ve min esfele minkum ve iz zâgatil ebsâru ve belegatil kulûbul hanâcire ve tezunnûne billâhiz zunûnâzunûnen10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah'a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz. 33/AHZÂB-11 Hunâlikebtuliyel mu'minûne ve zulzilû zilzâlen şedîdâşedîden11. İşte orada mü'minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar. 33/AHZÂB-12 Ve iz yekûlul munâfikûne vellezîne fî kulûbihim maradun mâ vaadenallâhu ve resûluhû illâ gurûrâgurûran12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar" diyorlardı. 33/AHZÂB-13 Ve iz kâlet tâifetun minhum yâ ehle yesribe lâ mukâme lekum ferciû, ve yeste'zinu ferîkun minhumun nebiyye yekûlûne inne buyûtenâ avretun ve mâ hiye bi avrehavretin, in yurîdûne illâ firârâfirâran13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib Medine halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün" demişti. Onlardan bir başka grup da, "Evlerimiz açık korumasız" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık korumasız değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı. 33/AHZÂB-14 Ve lev duhılet aleyhim min aktârihâ summe suilûl fitnete le âtevhâ ve mâ telebbesû bihâ illâ yesîrâyesîran14. Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi. 33/AHZÂB-15 Ve lekad kânû âhedûllâhe min kablu lâ yuvellûnel edbâredbâre, ve kâne ahdullâhi mes'ûlâmes'ûlen15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir. 33/AHZÂB-16 Kul len yenfeakumul firâru in ferertum minel mevti evil katli ve izen lâ tumetteûne illâ kalîlâkalîlen16. De ki "Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile hayatın zevklerinden pek az yararlandırılırsınız." 33/AHZÂB-17 Kul men zellezî ya'sımukum minallâhi in erâde bikum sûen ev erâdebikum rahmehrahmeten, ve lâ yecidûne lehum min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrânasîren17. De ki "Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar. 33/AHZÂB-18,19 Kad ya'lemullâhul muavvikîne minkum vel kâilîne li ıhvânihim helumme ileynâ, ve lâ ye'tûnel be'se illâ kalîlâkalîlen. Eşıhhaten aleykum fe izâ câel havfu reeytehum yenzurûne ileyke tedûru a'yunuhum kellezî yugşâ aleyhi minel mevtmevti, fe izâ zehebel havfu selekûkum bi elsinetin hıdâdin eşıhhaten alel hayrhayrı, ulâike lem yu'minû fe ahbetallâhu a'mâlehum, ve kâne zâlike alallâhi yesîrâyesîren18,19. Şüphesiz Allah içinizden, savaştan alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler. Korku geldiğinde ise, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. Bu, Allah'a kolaydır. 33/AHZÂB-20 Yahsebûnel ahzâbe lem yezhebû, ve in ye'til ahzâbu yeveddû lev ennehum bâdûne fîl a'râbi yes'elûne an enbâikum, ve lev kânû fîkum mâ kâtelû illâ kalîlâkalîlen20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri bir daha gelecek olsa, isterler ki, çölde bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri gidip gelenlerden sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı. 33/AHZÂB-21 Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıre ve zekerallâhe kesîrâkesîren21. Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. 33/AHZÂB-22 Ve lemmâ real mu'minûnel ahzâbe kâlû hâzâ mâ vaadenallâhu ve resûluhu ve sadakallâhu ve resûluhu ve mâ zâdehum illâ îmânen ve teslîmâteslîmen22. Mü'minler, düşman birliklerini görünce, "İşte bu, Allah'ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır. 33/AHZÂB-23 Minel mu'minîne ricâlun sadakû mâ âhedûllahe aleyhaleyhi, fe minhum men kadâ nahbehu ve minhum men yentezırû ve mâ beddelû tebdîlâtebdîlan23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir şehit olmuştur. Bir kısmı da şehit olmayı beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. 33/AHZÂB-24 Li yecziyallâhus sâdıkîne bi sıdkıhım ve yuazzibel munâfıkîne in şâe ev yetûbe aleyhim, innallâhe kâne gafûren rahîmârahîmen24. Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 33/AHZÂB-25 Ve reddallâhullezîne keferû bi gayzıhim lem yenâlû hayrâhayran, ve kefallâhul mu'minînel kıtâl, ve kânallâhu kaviyyen azîzâazîzen25. Allah, inkâr edenleri, hiçbir hayra ulaşmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah, savaşta mü'minlere kâfi geldi. Allah, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. 33/AHZÂB-26 Ve enzelellezîne zâherûhum min ehlil kitâbi min sayâsîhım ve kazefe fî kulûbihimur ru'be feriykan taktulûne ve te'sirûne ferîkâferîkan26. Allah, kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz. 33/AHZÂB-27 Ve evresekum ardahum ve diyârehum ve emvâlehum ve ardan lem tetauhâ, ve kânallâhu alâ kulli şey'in kadîrâkadîran27. Allah, sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara varis kıldı. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. 33/AHZÂB-28 Yâ eyyuhen nebiyyu kul li ezvâcike in kuntunne turidnel hayâted dunyâ ve ziynetehâ fe teâleyne umetti'kunne ve userrihkunne serâhan cemîlâcemîlen28. Ey Peygamber! Hanımlarına de ki "Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut'a vereyim ve sizi güzelce bırakayım." 33/AHZÂB-29 Ve in kuntunne turidnallâhe ve resûlehu veddârel'âhırete fe innallâhe eadde lil muhsinâti minkunne ecren azîmâazîmen29. "Eğer Allah'ı, Resûlünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükâfat hazırlamıştır." 33/AHZÂB-30 Yâ nisâen nebiyyi men ye'ti min kunne bi fâhışetin mubeyyinetin yudâ'af lehel'azâbu dı'feyndı'feyni, ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâyesîran30. Ey Peygamber'in hanımları! İçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa, onun cezası iki kat verilir. Bu, Allah'a göre kolaydır. 33/AHZÂB-31 Ve men yaknut min kunne lillâhi ve resûlihi ve ta'mel sâlihan nu'tihâ ecrehâ merreteyni ve a'tednâ lehâ rızkan kerîmâkerîmen31. İçinizden kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükâfatını iki kat veririz. Biz, ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır. 33/AHZÂB-32 Yâ nisâen nebiyyi lestunne ke ehadin minen nisai inittekaytunne fe lâ tahda'ne bil kavli fe yatmaallezî fî kalbihî maradun ve kulne kavlen ma'rûfâma'rûfen32. Ey Peygamber'in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'a karşı gelmekten sakınıyorsanız erkeklerle konuşurken sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık kötü niyet olan kimse ümide kapılmasın. Güzel ve doğru söz söyleyin. 33/AHZÂB-33 Ve karne fî buyûtikunne ve lâ teberrecne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve ekımnes salâte ve âtînez zekâte ve atı'nallâhe ve resûlehresûlehu, innemâ yurîdullâhu li yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirekum tathîrâtathîran33. Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. 33/AHZÂB-34 Vezkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi vel hikmehhikmeti, innallâhe kâne latîfen habîrâhabîren34. Siz evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah en gizli şeyi bilendir, hakkıyla haberdardır. 33/AHZÂB-35 İnnel muslimîne vel muslimâti vel mu'minîne vel mu'minâti vel kânitîne vel kânitâti ves sâdikîne ves sâdikâti ves sâbirîne ves sâbirâti vel hâşiîne vel hâşiâti vel mutesaddikîne vel mutesaddikâti ves sâimîne ves sâimâti vel hâfızîne furûcehum vel hâfızâti vez zâkirînallâhe kesîren vez zâkirâti eaddallâhu lehum magfireten ve ecren azîmâazîmen35. Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. 33/AHZÂB-36 Ve mâ kâne li mu'minin ve lâ mu'minetin izâ kadallâhu ve resûluhu emren en yekûne lehumul hıyeretu min emrihim, ve men ya'sıllâhe ve resûlehu fe kad dalle dalâlen mubînâmubînen36. Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır. 33/AHZÂB-37 Ve iz tekûlu lillezî en'amallâhu aleyhi ve en'amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâsnâse, vallâhu ehakku en tahşâhtahşâhu, fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ likey lâ yekûne alel mu'minîne haracun fî ezvâci ed'ıyâihim izâ kadav min hunne vetarâvetaran, ve kâne emrullâhi mef'ûlâmef'ûlen37. Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de azat etmek suretiyle iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikâhında tut onu boşama ve Allah'tan sakın" diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince eşini boşayınca, onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde onları boşadıklarında, evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir. 33/AHZÂB-38 Mâ kâne alen nebiyyi min harecin fîmâ faradallâhu leh, sunnetallâhi fîllezîne halev min kablkablu, ve kâne emrullâhi kaderen makdûrâmakdûran38. Allah'ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür. 33/AHZÂB-39 Ellezîne yubelligûne risâlâtillâhi ve yahşevnehu ve lâ yahşevne ehaden illallâhillallâhe, ve kefâ billâhi hasîbâhasîban39. Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah'ın vahiylerini tebliğ eden, Allah'tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah, hesap görücü olarak yeter. 33/AHZÂB-40 Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyinnebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey'in alîmâalîmen40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. 33/AHZÂB-41 Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâkesîran41. Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin. 33/AHZÂB-42 Ve sebbihûhu bukreten ve asîlâasîlen42. O'nu sabah akşam tespih edin. 33/AHZÂB-43 Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil mu'minîne rahîmârahîmen43. O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah, mü'minlere çok merhamet edendir. 33/AHZÂB-44 Tehiyyetuhum yevme yelkavnehu selâmselâmun, ve eadde lehum ecren kerîmâkerîmen44. Allah'a kavuşacakları gün mü'minlere yönelik esenlik dileği "Selâm"dır. Allah, onlara bol bir mükâfat hazırlamıştır. 33/AHZÂB-45,46 Yâ eyyuhen nebiyyu innâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrânezîren.Ve dâîyen ilâllâhi bi iznihî ve sirâcen munîrâmunîren45,46. Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah'ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik. 33/AHZÂB-47 Ve beşşiril mu'minîne bi enne lehum minallâhi fadlen kebîrâkebîren47. Mü'minlere kendileri için Allah'tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele. 33/AHZÂB-45,46 Yâ eyyuhen nebiyyu innâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrânezîren.Ve dâîyen ilâllâhi bi iznihî ve sirâcen munîrâmunîren45,46. Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah'ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik. 33/AHZÂB-47 Ve beşşiril mu'minîne bi enne lehum minallâhi fadlen kebîrâkebîren47. Mü'minlere kendileri için Allah'tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele. 33/AHZÂB-48 Ve lâ tutııl kâfirîne vel munâfikîne veda'ezâhum ve tevekkel alâllâhalâllâhi, ve kefâ billâhi vekîlâvekîlen48. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. 33/AHZÂB-49 Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nekahtumul mu'minâti summe tallaktumûhunne min kabli en temessûhunne fe mâ lekum aleyhinne min iddetin ta'teddûnehâ, fe mettiûhunne ve serrihûhunne serâhan cemîlâcemîlen49. Ey iman edenler! Mü'min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan cinsel ilişkide bulunmadan kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut'a verin ve kendilerini güzel bir şekilde bırakın. 33/AHZÂB-50 Yâ eyyuhen nebiyyu innâ ahlelnâ leke ezvâcekelletî âteyte ucûrehunne ve mâ meleket yemînuke mimmâ efâallâhu aleyke ve benâti ammike ve benâti ammâtike ve benâti hâlike ve benâti halâtikellâtî hâcerne meâkmeâke, vemreeten mu'mineten in vehebet nefsehâ lin nebiyyi in erâden nebiyyu en yestenkihahâ hâlisaten leke min dûnil mu'minînmu'minîne, kad alimnâ mâ faradnâ aleyhim fî ezvâcihim ve mâ meleket eymânuhum li keylâ yekûne aleyke haracharacun, ve kânallâhu gafûran rahîmârahîmen50. Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da sana helâl kıldık. Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 33/AHZÂB-51 Turcî men teşâu minhunne ve tu'vî ileyke men teşâu, ve menibtegayte mimmen azelte fe lâ cunâha aleykaleyke, zâlike ednâ en tekarre a'yunuhunne ve lâ yahzenne ve yerdayne bimâ âteytehunne kulluhunnkulluhunne, vallâhu ya'lemu mâ fî kulûbikum ve kânallâhu alîmen halîmâ51. Ey Muhammed! Bunlardan hanımlarından dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir. Hemen cezalandırmaz, mühlet verir. 33/AHZÂB-52 Lâ yahıllu leken nisâu min ba'du ve lâ en tebeddele bihinne min ezvâcin ve lev a'cebeke husnuhunne illâ mâ meleket yemînukyemînuke, ve kânallâhu alâ kulli şey'in rakîbârakîben52. Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir. 33/AHZÂB-53 Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tedhulû buyûten nebiyyi illâ en yu'zene lekum ilâ taâmin gayre nâzırîne inâhu ve lâkin izâ duîtum fedhulû fe izâ taimtum fenteşirû ve lâ muste'nisîne li hadîshadîsin, inne zâlikum kâne yu'zîn nebiyye fe yestahyî minkum vallâhu lâ yestahyî minel hakkhakkı, ve izâ seeltumûhunne metâan fes'elûhunne min verâi hıcâbhıcâbin, zâlikum atharu li kulûbikum ve kulûbihinnkulûbihinne, ve mâ kâne lekum en tu'zû resûlallâhi ve lâ en tenkihû ezvâcehu min ba'dihî ebedâebeden, inne zâlikum kâne indallâhi azîmâazîmen53. Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin vakitli vakitsiz Peygamber'in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber'i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır. 33/AHZÂB-54 İn tubdû şey'en ev tuhfûhu fe innallâhe kâne bi kulli şey'in alîmâ54. Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir. 33/AHZÂB-55 Lâ cunâha aleyhinne fî âbâihinne ve lâ ebnâihinne ve lâ ihvânihinne ve lâ ebnâi ihvânihinne ve lâ ebnâi ehavâtihinne ve lâ nisâihinne ve lâ mâ meleket eymânuhuneymânuhunne, vettekînallâhvettekînallâhe, innallâhe kâne alâ kulli şey'in şehîdâşehîden55. Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mü'min kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla şahittir. 33/AHZÂB-56 İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâteslîmen56. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. 33/AHZÂB-57 İnnellezîne yu'zûnallâhe ve resûlehu leanehumullâhu fîd dunyâ vel âhıreti ve eadde lehum azâben muhînâmuhînen57. Şüphesiz Allah ve Resûlünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lânet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır. 33/AHZÂB-58 Vellezîne yu'zûnel mu'minîne vel mu'minâti bi gayri mektesebû fe kadihtemelû buhtânen ve ismen mubînâmubînen58. Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir. 33/AHZÂB-59 Yâ eyyuhen nebîyyu kul li ezvâcike ve benâtike ve nisâil mu'minîne yudnîne aleyhinne min celâbîbihinncelâbîbihinne, zâlike ednâ en yu'refne fe lâ yu'zeynyu'zeyne ve kânallâhu gafûren rahîmârahîmen59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 33/AHZÂB-60 Le in lem yentehil munâfikûne vellezîne fî kulûbihim maradun vel murcifûne fîl medîneti le nugriyenneke bihim summe lâ yucâvirûneke fîhâ illâ kalîlâkalîlen.Mel'ûnînmel'ûnîne, eyne mâ sukıfû uhızû ve kuttılû taktîlâtaktîlen60,61. Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine'de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar tuttukları yoldan vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da bundan sonra orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler. 33/AHZÂB-62 Sunnetallâhi fîllezîne halev min kablkablu, ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâtebdîlen62. Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asla değişme bulamazsın. 33/AHZÂB-63 Yes'eluken nâsu anis sâahsâati, kul innemâ ilmuhâ indallâhindallâhi, ve mâ yudrîke lealles sâate tekûnu karîbâkarîben63. İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki "Onun ilmi ancak Allah katındadır." Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında gerçekleşir. 33/AHZÂB-64 İnnallâhe leanel kâfirîne ve eadde lehum saîrâsaîren64. Şüphesiz Allah, kâfirlere lânet etmiş ve onlara alevli bir ateş hazırlamıştır. 33/AHZÂB-65 Hâlidîne fîhâ ebedâebeden, lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasîrânasîren65. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır. 33/AHZÂB-66 Yevme tukallebu vucûhuhum fîn nâri yekûlûne yâ leytenâ eta'nâllâhe ve eta'ner resûlâresûlen66. Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, "Keşke Allah'a ve Resûl'e itaat edeydik" diyecekler. 33/AHZÂB-67 Ve kâlû rabbenâ innâ ata'nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnes sebîlsebîlâ67. Yine şöyle diyecekler "Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar." 33/AHZÂB-68 Rabbenâ âtihim dı'feyni minel azâbi vel anhum la'nen kebîrâkebîren68. "Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat." 33/AHZÂB-69 Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne âzev mûsâ fe berreehullâhu mimmâ kâlû, ve kâne indallâhi vecîhâvecîhen69. Ey iman edenler! Siz Mûsâ'ya eziyet eden kimseler gibi olmayın. Nihayet Allah onu onların dediklerinden temize çıkarmıştı. Mûsâ, Allah katında itibarlı bir kimse idi. 33/AHZÂB-70,71 Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe ve kûlû kavlen sedîdâsedîden.Yuslıh lekum a'mâlekum ve yagfir lekum zunûbekum, ve men yutıillâhe ve resûlehu fe kad fâze fevzen azîmâazîmen70,71. Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır. 33/AHZÂB-70,71 Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe ve kûlû kavlen sedîdâsedîden.Yuslıh lekum a'mâlekum ve yagfir lekum zunûbekum, ve men yutıillâhe ve resûlehu fe kad fâze fevzen azîmâazîmen70,71. Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır. 33/AHZÂB-72 İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insâninsânu, innehu kâne zalûmen cehûlâcehûlen72. Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir. 33/AHZÂB-73 Li yuazziballâhul munâfikîne vel munâfikâti vel muşrikîne vel muşrikâti ve yetûballâhu alel mu'minîne vel mu'minâtmu'minâti, ve kânallâhu gafûren rahîmârahîmen73. Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmek; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemiştir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Ahzab Suresi'nin Fazilet ve Sırları Ahzab Suresi’nin Fazilet ve SırlarıResulullah Sallallahü Alehi ve Sellem buyurdu ki ” Her kim Ahzab Suresini okursa ve ailesine ve emri altındakilere öğretirse, Allah’ü Teala o kişiyi kabir azabından korur.“1Ahzab Suresi hakkında Rivayet Edildi kiAhzab Suresini okuyanlar, melekler tarafından çok şükreden kimseler olarak’ ve kısmetin açılması için 7 defa kim Ahzab Suresinin 45-48. ayetlerini yazar ve bir suyun içine koyar ve bu ayetleri yed gün kuşluk namazından sonra sürekli tekrarlar ve o bu sudan yüzüne serperse, insanlar arasında sevilip ayılır ve iyi bir etki şikayeti olan kişi, yatağa gireceği zaman Ahzab Suresinin 56. ayetini Besmele ile okuyup dua Suresi’nin Mealini okumak veya dinlemek için tıklayınız DipnotlarEbu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri Şrşadü Aklis-Selim, 7/119
ahzap suresi fazileti ve sırları